Zafer Arapkirli

Bu bir darbedir

05 Nisan 2019 Cuma

Bantları biraz geriye saralım. Gelin, 2002 yılına gidelim. Türkiye’nin tarihini değiştiren, 3 Kasım seçiminden hemen öncesine.
Ortalıkta şöyle bir muhabbet dönüyordu yoğun biçimde:
“Merak etmeyin, bunlar (yani “bunlar”) kazansa bile, teslim etmeyiz bu ülkeyi...” havasındaydı birileri. Müesses Nizam’ın haki rengi kafalarından söz ediyorum. “Merak etmeyin.. Bu ülkeyi sokakta bulmamışlardı” çünkü. “Sandıktan çıksalar dahi, anahtarları bunlara verip” gidemezlerdi.
Gelin şimdi, “Darbe” denen şeyin tanımını yapalım, bir kez daha:
“Demokratik yollarla, yasal bir sürecin gerekliliklerine uyularak, bir kurumda, bir dernekte, bir yerel birimde ya da ülke genelinde iktidarı elde etmiş kişi, parti ya da gruplara karşı demokratik ve yasal olmayan yol ve yöntemleri kullanarak, gerektiğinde şiddet de uygulayarak, o kişilerin kazanılmış yönetme hakkını gasp etmek, ellerinden almak”... değil mi?
Pazar günü yapılan seçimde Türkiye halkı, yurt çapında merkezi iktidara önemli bir uyarı ve demokratik isyan niteliği taşıyacak biçimde, başta 3 büyük şehrimiz olmak üzere, önemli yerel yönetim birimlerinin çoğunluğunda muhalefet adaylarını tercih etmiştir. Bu durumda iktidarın yapması gereken tek şey, demokratik kural ve teamüllere uygun biçimde, bir yandan yeni seçilenlere mazbataları teslim etmek, bir yandan da kendine çekidüzen vererek, yeniden kazanmak istiyorsa, gelecek seçimlere (2023 Genel, 2024 Yerel) hazırlanmak değil midir?
Bunu yapmıyor. Seçilmiş insanların önlerine, cebren ve hile ile takoz koyarak, göreve başlamaları fiilen engelleniyor. Sandıkta yenemediğini, devlet gücünü kullanarak durdurmaya çalışıyor.
Yani, bugünün “Müesses Nizamı”nın temsilcileri, aynı şeyi (bu kez gerçekten) yapıyor. Yani bu kez “niyet, hazırlık, teşebbüs” aşaması filan da değil, fiilen...
Sandıktan çıkan sonucu kabul etmeyip, “Bu ülkeyi sokakta bulmadık biz.. Kolay kolay verip gitmeyiz” diyorlar, yani. Hani “Yeni Türkiye”ydi, benim AK kardeşim? Benim yanaşma liboş kardeşim?
İstanbul’daki bariz yenilgiye rağmen, Sayın Ekrem İmamoğlu’na “anahtarları” hâlâ vermiyor işte, bugünün “Müesses Nizam”ı. “Değişime” direniyor yani. Aynen 2002’deki gibi. Bozdurmuyor huzurunu. “Darbe’yse, icabında darbe” diyor, yani.
Tunceli’de (en son gelen habere bakılırsa) Komünist Başkan’a da, mazbatayı vermiyor, Müesses Nizam... “Açıklanamayacak bir güvenlik gerekçesi” diye bir de “tüy dikmişler”.
Bunun adı açıkça: “Seçilmişe, halkın oyunu almış olana karşı darbe”dir.
Darbe, ille de tanklarla topla tüfekle uçakla yapılmaz. Devlet aygıtının gücünü, güçler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırılması suretiyle “Emir-komuta altına” alınmış yargının gücünü kullanarak da yapılır.

Şimdi ne olacak?
Seçim sonucu tersine çevrilir, Sayın Binali Yıldırım başkan ilan edilirse, bu insanların olası bir protestosuna “Gezi Kalkışması” ya da “15 Temmuz benzeri kalkışma muamelesi” mi yapılacaktır?
AKP yandaşı mahfillerde bu tür provokatif zihni hazırlıkların olduğu duyumlarıkokuları ve işaretleri burnumuza kulağımıza gelmektedir. Yandaş medya bu ortamı hazırlama anlamına gelen haber ve manşetlere yer vermektedir. Sosyal medyada bu tür bir provokasyon pişirilmektedir.
Yani demokrasi dışı bir uygulamaya, yani darbeye karşı meşru savunma ve itiraz ve protesto hakkı, sadece “bugünün Müesses Nizam taraftarları”na aittir.
Bu hakkın kullanılması, kendilerine gelince “meşru” bir hak, başkaları kullanırsa, “çapulculuk, teröristlik, ayaklanma” olarak mı değerlendirilecektir yoksa? “Belgrad Ormanı’na gömülen şeyler” topraktan çıkarılacak diye tehditler dolaşmaktadır ortalıkta.
Bakınız hanımlar/beyler!..
Bundan böyle, gelecek nesiller boyu “darbe-marbe-direniş-mireniş muhabbeti” yapacak olanları iyi izleyin. En yüksek sesle çığıranlar da bugünün bu darbeci müesses nizam savunucuları olacaktır.
Dediydin dersiniz.
Germeyin toplumu. Yazıktır.
Yakın tarihi iyi okuyun. Ders çıkarın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları