Döngü kırılmadıkça

06 Nisan 2019 Cumartesi

Seçim sonuçlarına ilçe ilçe girdiğinizde bir baş­ka Türkiye ile karşılaşacaksınız:
İç Anadolu’dan Doğu Anadolu’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e göreceksiniz ki, kasaba­larda CHP yok!
Çocukluğumda, babamla birikte seçim sonuç­larını radyodan dinlediğim dönemde, CHP’nin ka­leleri olan Sivas’ta, Tokat’ta, Malatya’da, Trabzon vb. illerin hem merkezlerinde, hem de taşralarında neredeyse hiç yok.
Bu, bir sürülmüşlüğün ya da kaçışın sonucu...
O illerin, eskilerin deyimiyle Cumhuriyetçi “mü­nevverleri”, ekonomik ve kültürel açıdan kuraklaş­maya uğrayınca ya da gerici, tutucu kasaba alış­kanlıkları ağır basınca kentlerini terk ettiler yavaş yavaş.
Çağdaş yaşamı içselleştirmiş Aleviler de, tüm bu gerekçelerin ötesinde dışlanmayla, ötelenmeyle, dahası kırımla, öldürümle karşılaşınca aynı yola başvurmak zorunda kaldılar.
Güneydoğu’da da, özellikle 12 Eylül döneminde resmi ide­olojiye dönüştürülen “Türk-İslam sentezi” diye tanımlanan bas­kıcı, ırkçı softalık, Güneydoğu’da gele­neksel ağalık-beylik düzeninden beslenen tarikatçılığı ve gerici feodal bağların hortla­masına yol açtı.
CHP Güneydoğu’da bugün en çok yüzde 1-2 düzeyinde oy alı­yorsa, büyük ölçüde altında yatan neden budur.
Seçim sonuçlarını inceleyin, o yöre insanı ya din­ci, ya da etnikçi partiye oy vermiş...
Anadolu’nun diğer birçok “kasaba” ve “kasa­balaşmış” kentlerinde de benzer bir tabloya tanık oluyoruz:
Yine dinci, mezhepçi parti ya da etnikçi parti öne çıkıyor. Etnikçi partinin yalnızca adı ve üstünden siyaset yaptığı etnik köken değişiyor...
Türkiye’de oynanan siyaset oyununu demokrasi olmaktan çıkaran da bu tablo zaten.
İyi adaylarla ve büyük ölçüde de patlıcan-biber, patates-soğan tepkisi sonucu anakentlerin alınma­sı hiç kuşkusuz çok büyük başarı. Ancak, CHP tüm yurdu kucaklamakta zorlanıyor.
Zorlanıyor çünkü, demokrasi çalışmıyor.
Zorlanıyor çünkü, partiler, çağdaş anlamda parti değil.
İhvancı, Nakşi, şucu, bucu ya da nasyonalist...
Böyle olunca da, seçmen, düşünce yerine, Orta­çağ kalıpları ile hareket ediyor.
Bu döngü kırılmadıkça da, biri balkona çıkıp “Ben yine birinciyim” diye haykırıyor.

Mazbatasızlık
“Ekrem İmamoğlu’na mazbatası neden verilmi­yor” diye soranlara...
AKP iktidarına hamdettiğini açıklayan YSK Başkanı’nın hali ne olacak?
Saray’ın gözdesi Kalyon İnşaat başta olmak üze­re yandaş şirket ihaleleri ne olacak?
Ensar Vakfı’ndan Bilal oğlanın TÜRGEV’ine, bol keseden bağışlar ne olacak?

İniş başladı
Saray’daki, kendini belediye başkanı adayı ye­rine koydu. Belediye meclis üyesi adayı yerine koydu. Hatta mahalle muhtarı yerine koydu.
Yerel seçimlerde ortada bir başarısızlık varsa eğer, yalnızca Saray’ındır.
Bilesiniz ki, bayır aşağı iniş başlamıştır.
Önce yavaş yavaş, ardından hızlanarak: Bir ağa­ca toslayıncaya, bir taşa takılıncaya kadar...

Düzeltme: Geçen haftaki yazımızda bir tarih yanlışı yapmışız: 31 Mart gerici ayaklanması, Rumi takvime göre değil, Miladi takvime göre 13 Nisan’a denk gelir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları