“VAR sistemi (Video Hakem Uygulaması) futbolun, olmadı hadi bir daha sayalım inadı da seçimlerin tadını kaçırdı, ne gole sevinebiliyoruz, ne Ekrem Beyin kazandığına” diyordu Malatyaspor maçı sonrası evinin yolunu tutan bir Galatasaray taraftarı. Jest ve mimiklerine bakılırsa, kazanıp lider Başakşehir’le aralarındaki puan farkını maç fazlasıyla da olsa eritmeleri bile memnun etmemişti onu. Çünkü, ‘anı’ yaşayamamıştı on binler, yüz binler gibi.
Gerçekten bu güvensizlik toplumun her katmanında derin yaralar açmış durumda.
Düşünsenize takımınız gol atıyor, hakem orta noktayı gösteriyor, sonra bir önceki, olmadı iki önceki, o da yetmedi üç pozisyon evvelsine dönülüp ciddi bir ‘tecessüs’ sonrası gol veya değil kararı veriliyor. O sırada her pozisyon için 3-4 dakika oyun soğuyor, futbolcunun da hakemin de seyircinin de maç keyfi kaçıyor. Tıpkı 31 Mart İstanbul seçimleri gibi. Sayım memuru ve temsilcilerce iptal edilen geçersiz oyların, ‘bir kılıfına uydurup’ sayılıp, saydırılmasından farkı yok bu VAR sisteminin. Maça dönersek; tek taraflı bir oyun vardı sahada. Taş devrinden kalma, “oynama, oynatma” taktiğindeki Malatyaspor ve oyunu sürekli rakip yarı alanda tutup, orta yağmuruyla gol arayan Galatasaray. Devre biterken ev sahibi 27 orta yapmış, bir gol atmıştı. Malatyaspor’un ise cılız 1-2 şutu dışında Muslera’yı zorladığı bir pozisyon yoktu kayıtlarda. Kupa maçından ders çıkaran Fatih Terim’in öğrencileri, tempoyu yüksek tuttular, Malatya’yı kendi ceza alanlarına yaklaştırmadılar ve devre biterken maçın anahtarını aldılar, ikinci yarıda da işi bitirdiler! Baskılı oyun şablonunda ‘devşirme’ sol bek Linnes en kritik isimdi. Öyle ki, 3 gol atan Diagne’nin bile önüne geçti ‘fayda’ bağlamında. Sayılmayan goldeki asisti, kazanılan penaltıdaki ısrarlı top sürüşü, maçı 2-0’a getiren pozisyondaki ortası müthişti. Lyundama’nın yokluğunda ‘liberomsu’ stoper görevini üstlenen Donk’un aklı başında oyunu, Linnes kadar olmasa da Mariano’nun bindirmeleri ve Emre Akbaba’nın 9.5 numara pozisyonu 3 puanı getiren faktörlerdi. Onyekuru yine bal yapmayan arı görünümündeydi.
Marcao’nun gereksiz sarı kartı ise sanırım Kadıköy deplasmanında faturası ağır olacak bir dengesizlik. Malatyaspor’a gelince; aslında hiç gelmeyelim, çünkü 2-0’a kadar bu kadar anti-futbol oynayan bir takım adına bir şeyler söylemek çok mantıklı değil. Erol Bulut hocaya hiç yakışmadı bu tek taraflı futbol!