Öztin Akgüç

OVP Gerçekçi mi?

24 Ekim 2014 Cuma

2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) ekim ayı başında açıklandı. Program hazırlama, hedef belirleyerek geleceğin belirsizliğini azaltması, uygulamaya disiplin, tutarlılık getirmesi, yalnız kamu sektörü için değil özel sektör için de yol gösterici olması, kamuoyunun aydınlatılması, nesnel bir başarı ölçütü oluşturması yönlerinden yararlıdır.
Yararın gerçekleşebilmesi için OVP’nin kâğıt üzerinde bir belge olarak kalmaması, ciddiyetle uygulanması gerekir. Programın başarısı, varsayımların gerçekçiliğine, hedeflerin tutarlılığına, izlenecek politikalara, kullanılacak araçlara, özel sektör için de yol gösterici olmasına, inandırıcılığına, kamuoyunca da desteklenmesine bağlıdır.
Programı içselleştirmemiş, keyfi kararlarla isteğince yönetim anlayışında olan politikacılarla, kamusal sorumluluğu olmayıp sınırlı kapasiteli bürokrat kadrolarla, girişimci niteliğinden yoksun işadamı sıfatını taşıyan cepçilerle, havuzcularla, duyarsız kamuoyu ile başarılı program uygulaması yapmak olanağı yoktur. Nitekim geçmiş OVP’ler başarılı şekilde uygulanamamış, büyüme, enflasyon, işsizlik hedeflerine ulaşılamamış, başarısızlık kamuoyunda bir tepki de doğurmamış, sorumlular bir bedel de ödememişlerdir. Uygulama olanağı olmamakla beraber OVP’yi özetlemeye çalışayım.

OVP’nin temel öncelikleri:
* Enflasyonla mücadele,
* Cari işlemler açığını düşürme,
* Yapısal reformlara hız vererek Türkiye’nin potansiyel büyümesini artırma, olarak ifade edilmiştir.
OVP’de belirlenen hedefler de aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
OVP’de saptanan hedeflere göre 2015- 2017 döneminde ekonomik büyüme hızlanacak, fiyat artış hızı yavaşlayacak, işsizlik oranı düşecek, cari işlemler açığı görece olarak azalacak, bütçe açığı daralacak; borç yükü hafifleyecek, kişi başına milli gelir dolar bazında yüzde 16 oranında artarak 2017 yılı sonunda 12.229 USD’ye ulaşacak, tasarruf oranı da yüzde 17.1’e değin yükselecektir.
Programa göre yıllardır olumsuzlaşan ekonomik göstergeler, 2015 yılında birden ve toptan iyiye dönüş yaparak olumlu yönde gelişmeye başlayacaktır. Ekonomi bilimse bu iyiliğe dönüşün nedenleri, gerekçesi somut biçimde ortaya konulmalı, neden-sonuç ilişkisi kurulmalıdır. İlliyet bağı kurulamamış hedefler, geçmiş dönemlerde de olduğu gibi sadece yazılı olarak kalır.
Gelişmeler açıklanırken sık sık yollama yapılan ABD Merkez Bankası FED kararlarına ilişkin OVP beklentisi, gelişmekte olan ülkeler açısından iyimser olarak yorumlanamaz. FED’e ilişkin OVP öngörüsü, FED’in 2014 yılı sonunda tahvil alımını sonlandıracağı, 2015 yılı ortalarından itibaren de politika faizini yükselteceği yönündedir. Bu beklenti, öngörü, uluslararası finansal pazarlarda likiditenin bir ölçüde azalması, faizin yükselmesi sonucunu doğurur. Böyle bir öngörü en azından orta vadede dış kaynak maliyetini artırır, bizim gibi ülkeler üzerinde olumsuz etki yaratır.
Yurtiçinde maliye politikasında sıkı duruşu da sürdürmek giderek zorlaşmaktadır. Nitekim ithalatın azalması, ekonomide büyüme hızının yavaşlaması, faizlerde artış eğilimi, kamuda satılacak varlık azalışı bütçe açığının artmasına yol açmaktadır.
2015 yılında ekonominin yön değiştirerek iyileşme eğilimine girmesi için neden yoktur. 2015 yılı en iyi olasılıkla ekonomik performans açısından 2014 yılı benzeri bir yıl olabilir. Stagflasyon olarak nitelendirilen düşük büyüme hızlı yüksek enflasyon sürecinden Türkiye’nin bu tür politikalarla çıkması öngörülemez... OVP’nin yaşama geçirilemeyen bir belge olarak kalması olasılığı yüksektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları