Oyları veren mi, sayan mı?

10 Nisan 2019 Çarşamba

İstanbul’da yaşananlar, seçimlerin her aşamasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Çoğunlukla temiz hava örnek gösterilerek denir ki; “Sürekli nefes alıp verirken, oksijenin ne kadar önemli olduğunu anlamayız. Hava kirlenince fark ederiz.
Güvenlik kavramları da öyledir. Can ve mal güvenliğinin önemi, toplumsal huzurun biraz bozulmasıyla her şeyin önüne geçer.
Ancak AKP iktidarı döneminde güvenlik sorunları o kadar katlandı ki, birkaçını paylaşalım...
En önemlisi hukuk güvenliği kalmadı. Bir insan ömrü boyunca hiç suç işlemeyeceğine dair söz verebilir; ancak hiç yargılanmayacağına dair söz veremez. Beklemediği bir anda kendisini mahkeme önünde bulabilir. İşte o anda masumiyetini ortaya koyacak bir hukuk güvenliği gerekir.
Sınav güvenliği AKP’den önce insanların aklına bile gelmezdi. Ancak FETÖ belası gösterdi ki; 2004’ten itibaren yıllarca sınav soruları çalınmış, binlerce kişinin hakkı yenmiş. Kaderin cilvesi, sandık güvenliğinin tartışıldığı şu günlerde AKP’nin ilk yıllarının ÖSYM Başkanı Ali Demir FETÖ’den gözaltına alındı.

***

Sandık güvenliğinin kendi içinde ne kadar parçalı olduğunu yaşararak görmekteyiz. Evrensel olarak seçimin her aşaması, sürelere dayalı itirazlara açık olarak ilerler.
İlk aşama seçmen listeleridir. Listeler askıya çıkar, itirazı olan söyler. Kesinleşir ve son şeklini alır. Bu aşamadan sonra itiraz da kabul edilmez. Bunu aday listeleri izler. Burada da itirazı olan söyler, YSK inceler, listeyi yayımlayıp, “İşlem tamam” der.
Her aşama önemli ama, oyların sayımı, en belirleyici... Stalin’e atfedilen bir sözdür; “Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir.
İşte şu günlerde bu aşamadan geçiyoruz.
Yıllarca tartışma konusu olan “Seçim gecesi sendromu”na bu kez daha hazırlıklı girildi. Örneğin, Ekrem İmamoğlu, 31 Mart gecesi altı kez medyanın önünde çıkıp, sıkı takip yapmasaydı, bu günlerde iktidar kanadından şu demeçleri duyacaktık:
Demokraside seçimler bir yarıştır. Nasıl bir atlet ipi saniyenin onda biri erken göğüslemişse birinci o olur. Seçim de öyledir. Demokrasiyi hâlâ hazmedemediniz, öğrenemediniz...
CHP kazanınca iktidarın bakışı değişti. Erdoğan, 13-14 bin farkı beğenmiyor... Bahçeli’ye göre, huzur veren bir sonuç çıkmazsa yenilenmeli...
Bu durumda seçim sonuçlarına ilişkin iki “içtihat” oluşuyor:
1-Kazanma farkının hangi şehirde ne kadar olacağına cumhurbaşkanı karar verir.
2- Sonuçlar huzur vermiyorsa seçim yenilenir.
Demokrasinin bu kadar ilerisi akla zarar.

***

Ankara’da Mansur Yavaş’a mazbatanın verildiği gün, İstanbul’da “Ya yeniden sayım ya yeniden seçim” denmesi şöyle yorumlanabilir:
AKP, “Ankara’yı verdik, İstanbul’u bize bırakın” diyor!
Tapulu malları ya!
Buna ne denir Anadolu’da?
Alan da, kaçan mı?
Dün YSK’de görev yapmış bir hukukçu ile konuşuyorduk. Ortadoğu ülkelerinden mevkidaşlarıyla bir toplantıda demiş ki; “Biz seçimleri 10 gün içinde sonuçlandırırız.” Muhatabı şu karşılığı vermiş:
Bizde seçim sonuçları, seçimden bir gün önce kesinleşir, bir ay sonra açıklanır!
İmamoğlu’nun, “Bizi dünyaya rezil ermeyin” dediği bu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları