Özdemir İnce

Seçim haritasına bakıyorum

12 Nisan 2019 Cuma

Özgür kişiliğin ve sınıf bilincinin en büyük üç düşmanı vardır: Fanatik etnik kimlik, fanatik dinsel inanç ve kişiye tapma!
30 Mart 2019 tarihli Hürriyet gazetesinin birinci sayfasında R.T.Erdoğan’ın sözleri: “82 milyonun cumhurbaşkanıyım: Biz sadece şahsımıza oy verenlerin değil, 82 milyonun cumhurbaşkanıyız. Türk’ü, Kürt’ü, Lazı, Çerkesi, Gürcüsü, Abazası, Romanı, Arnavut’u... cumhurbaşkanıyız...”
Türk ulusunu oluşturanlar sadece bunlar değil: Araplar, Pomaklar, Azeriler, Türkmenler, Uygurlar, Kırımlılar, mübadiller de var. 1923’ten bu yana bu etnik unsurların tamamına Türk Milleti deniliyor. Türk Milleti inanç olarak tarikatlarıyla birlikte Sünni ve Alevi Müslümanlardan; Katolik, Ortodoks, Protestan Hıristiyanlardan, Musevilerden, Nusayrilerden ve ateistlerden oluşuyor. Bunların adını ancak sosyologlar ve istatistikçiler sayarak anabilir. Bu ad ve nitelikleri sayan siyasetçilere ayrımcı ve ırkçı denir.
Yukarıdaki adları saymak ayrımcılıktır. Ama bu ayrımcılığa karşı çıkanlar arasında sağ/sol ayrımını da sayanlar görülür. Sağ/sol ayrımı yapmak ayrımcılık değildir. Bu ayrımı yapmak düşünce özgürlüğüne saygının ifadesidir.

***

2 Nisan 2019 tarihli Sözcü gazetesinde “Şekerin ‘acı’sı unutulmadı” başlıklı tuhaf bir haber var: “Şeker fabrikası satılan 14 belediyeden 11’inde AKP ya da Cumhur İttifakı’nın adayı kazandı. Kırşehir, Burdur ve Babaeski’de ise oylar CHP’li adaylara gitti.
Bu ne biçim haber? Satılan şeker fabrikalarının acısı unutulmadıysa 14 fabrikanın bulunduğu yerlerin 11’inde, bu fabrikaları satan AKP nasıl kazanıyor?
Stratejik Tank Palet Fabrikası’nın Katar Emirliği’ne satılması yüzünden Arifiyelilerle birlikte bütün Türkiye ağlamıştı. Görünüşe göre Arifiye’de AKP’ye bir tek oy çıkmayacaktı. Ama tepkiler sandığa yansımamış. Bu insanlar manyak mı, ruh hastası mı, mazoşist mi ki katilleri lehinde oy kullandılar. Yoksa karşı konulmaz bir tehdit karşısında mı kalmışlardı?
Şurası kesin ki AKP lehinde oy kullanan ve mağdur olması gereken bu insanlar, kesinlikle işçi sınıfı bilincinden yoksunlar ve üstüne üstlük şeyhin emrinin dışına çıkamayan bir tarikat mensubu zavallı insanlar. Bunlar tahmin! En kısa zamanda yapılması gereken: Akademinin, basının ve CHP’nin bu yerleşim yerlerinde mutlaka bilimsel araştırmalar yaptırmaları. Araştırmanın sonuçları hâlâ AKP’ye oy vermekte olan seçmenin zihinsel yapısını ve ruh halini anlamakta yardımcı olabilir.

***

12-18 yaşlarım arasında, şimdi yerinde yeller esen Çukurova Sanayi İşletmeleri Mersin İplik Fabrikası’nda her yıl yazları 4 ay sigortalı işçilik yaptım. İhtiyarlık sigortası numaram 418665’tir. Ödenen sigorta primleri sayesinde TRT’den emekli olabildim. Babam Ahmet İnce, Türkiye’nin ilk TEKSİF sendikacılarından. Ona sendikada kâtiplik yaptım. Diyeceğim şu ki, okuduğum Marksist külliyatı bir yana bırakın, bir işçi olduğum için “işçi sınıfı bilinci”ni çok iyi bilirim ve bundan gurur duyarım.
Türkiye’de AKP’ye oy veren emekçilere asla “işçi” denemez. Bunlara yozlaşmış, sapıtmış lümpen denir. Davranışlarının arkasında, kaynağında, mutlaka bir ortak akla teslimiyet, tarikat mensubiyeti, avanta tutsaklığı ve zorunluluğu vardır.
Bu kitle önümüzdeki yıllarda AKP düzeninin dişlileri arasında iyice ezilip onursuzlaşacaktır. Bu kadere asla izin verilmemeli ve hastalıklarının nedeni mutlaka keşfedilmelidir.
Yazımın ilk cümlesini tekrarlıyorum: Özgür kişiliğin ve sınıf bilincinin en büyük üç düşmanı vardır: Fanatik etnik kimlik, fanatik dinsel inanç ve kişi tapıncı!

***

Bir süredir yurtdışındayım; yazılarımı aksatmamaya çalışacağım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları