Feyzi Açıkalın

Ben de 80. yaşımı kutlamak istiyorum

12 Nisan 2019 Cuma

Yok, başlığın arkasından hemen, “Ama sağlıkla…” klişe söylemini sıralamayacağım. Hem, sağlıklı olmanın ölçüsü nedir ki?

Geçen gün fotograflanan karadeliğin, elindeki kağıt kalem ile yıllar öncesinden hesabını yapan Stephen Hawking mi sağlıklıdır?

O, çok ilgi duyduğu karadeliği, “mazbut” sayılacak bir gündem içinde izleyebilmek varken, hayatımızı zehretmek üzere yaratılmış bir “mazbata” sorunu yüzünden ihmal eden ben mi daha sağlıklı sayılırım?

Özel sandalyesinde, karadeliklerden çıkıp gelmiş gibi oturan o adamın gözlerinin feri mi daha belirgindi, yoksa “Atlas Sendromu”ndan da ağır olan, “Anadolu Izdırabı” diye isimlendirilebilecek bir yükü sırtında hisseden biz dünyalılarınki mi?

Ben de istiyorum, 11 Mayısta 80 yaşına basacak Alman hastamınki gibi bir doğum günü kutlamasını. Çoğu mayıs ayında doğmuş 28 arkadaşını ağırlayacak olan arkadaşımın vereceği bir partinin benzerini ben de çok arzu ediyorum.

İçmekten, sevmekten, sanattan anlayan boğalar otursun etrafıma. Mayıs ayında bile o korunaklı yaşamına halel gelmesin diye şemsiye ile dolaşan temkinli, korkak boğalar, 80 yaş günümde bir kez olsun kendilerini salıversinler.

Anılar halogramla duvara yansıtılırken, geçmişe dönük böbürlenmeler ya da sızlanmalar yerine, geleceğin inşası için deneyim aktarma derdinde olsun konuklar.

Sözün nereye gittiğinin soruşturulmadığı, öylesine pekişmiş dostluk havası sarsın salonu. Yine de boğa ölçülüğünde, cıvımadan ama çıtanın en yükseke konduğu tartışmalar sürsün. Libido azalmasını bile dalga geçerek karşılayacak erdemlikte sohbetler gelişsin.

Bir kitap eleştirisine yoğunlaşılabilen; enstrümansız patlatılan bir devrimci şarkının hayranlıkla dinlendiği; eşlik edilemeyen kısımlarının mırıldanıldığı birliktelikler…

Yok, öyle torun torba etrafta otursun da, ben onlara yüzlerce kez dinledikleri anılarımla bıkkınlık getireyim filan değil. Basbayağı memleket meselelerini de konuşalım.

Huzuru eşit dağıtılmış bir ilişkiler ağı içinde muhabbetler sürsün. Dertlenmeler ülkede sürmekte olan baskının travmasını değil, dünya hallerini de kapsasın.

Vallahi, taşların yerine oturduğu ucuz iyimserlik düşlerim de yok. Binyıllardır kaynayan bu coğrafya, birkaç onlu yıllarda nasıl dinginleşecek ki? Ama tek isteğim var: Hırsıza hırsız, zorbaya zorba demesini öğrenebilsin bu ülkenin insanları...

Varsın o çok özlenen uygarlıklar düzeyinde olmayalım. Ama yalanların, ahlaksızlığın insanları bitap düşürdüğü bir ülke olarak da kalmasın. Artık bu coğrafyayı hak eder insanlar etrafımızda doluşsun.

Anlık öfke patlamalarının insani bir zaaf olmadığı, hezeyanların liderliğinde de kötülüğün örgütlenebileceği anlaşılmış olsun.

Aşkın sevdanın doyasıya yaşandığı, insanlarının hobilerini bunca derdin arasında ayıp olur diye sergilemekten kaçınmadıkları, bundan gocunmadıkları zamanlar yaşansın.

Ben bir Alman’ın doğum gününü hala kıskanıyor olmayayım, 80 yaş günümde…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Deve pazarlığı 27 Ocak 2024

Günün Köşe Yazıları