Dinsiz, Dinli, Ecinni

28 Ekim 2014 Salı

İktidardan güç alan akılsızlar tarafından on yıldır tedrici olarak kültürel bir karartmayla tehdit ediliyoruz.
Her ışık söndüğünde zihinlerde bir cinayet.
Dün kadınların o güzel saçları öldürüldü...
Bugün tutku dolu tango sizlere ömür...
Yarın romantik balenin canı cehenneme.
Şimdilerde elli yaşlarında olan bir arkadaşım, küçükken annesine sormuş:
“Anne seks nedir?”
Annesi bu son derece net soru karşısında klasik ebeveyn telaşına kapılmış.
“Bir giyim tarzı yavrum” diye geçiştirivermiş küçük oğlunun büyük merakını.
Adana’daki Tango Festivali için başlatılan o cahil ve cüretkâr kampanyayı duyduğumda aklıma bu hikâye geldi hemen.
“Anne tango nedir?”
“Bir zina tarzı yavrum.”
Ülkeyi öyle bir iktidara emanet ettik ki, böylesine gülünç bir durumu bile devletin resmi kültür politikası olarak bünyesinde göğsünü kabarta kabarta taşımaya dünden hazır.
Şimdi iktidardan biri çıkıp şöyle dese hiçbirimiz şaşırmayacağız:
“Kadınların onun bunun kucağına yatıp kalkması, affedersiniz bacaklarını elin adamının bacaklarının arasına sokması... Buna göz yumamayız.”
İşte o an biz bile döner tangoya bir daha bakarız.
Bu iş baleye kadar gider ki daha önce o cenaha yapılmış ciddi hamleler var zaten.
Her şey laikliği savunanlara küstahça “dinsiz”, laikliğe saldıranlara da yine küstahça “dinli” etiketinin yapıştırılmasıyla başladı.
Bu etiket işi o kadar saçmaladı ki, gerçekten dinsiz olanlar bile laikliğe kötü gözle bakmazlarsa zinhar faşist sayılmaktan korkar hale geldiler.
Ardından ülkeyi doğal olarak ecinniler bastı.
Bu ecinnilere göre:
Gezi’dekiler zaten kafadan dinsiz imansızdı.
Çocuklarının kızlı erkekli gezmesine göz yuman ebeveynler edepsiz.
Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanlara üzülenler zındık.
Kanunlara aykırı yapılaşma için direnenler mescit düşmanı.
Tango festivali düzenleyenler zina meraklısı.
Bu ecinniler istiyorlar ki:
Dini, bir inanç değil felsefe olarak görmeye ve hakkında sorular sormaya kimse kat’a cüret edemesin.
Herkes cümlesini kurarken artık kimin dini duygularını incitebileceğini bin kere düşünsün.
İnançları uğruna kelle kesebilenlerin nefesi enselerinde olsun.
Ülkenin neredeyse on yıldır farkında olamamakta ısrar ettiği o meşum tehlike buydu işte.
Ve artık kapımızda değil, bayağı evin içinde.
Tehlike, içeriye girmesine rağmen hâlâ tam olarak gerçekleşmemiş gibi duruyor diye kendimizi belki bir süre daha oyalayabiliriz.
Ama bir süre.
İnsanları dinsiz-dinli diye ayıran bir dil belasına fena bulaştık.
Bu belayı başımıza açanlar cahil ve tehlikeli ve cüretkârlar.
O yüzden artık bu ülke dinsizlere ya da dinlilere değil; külliyen ecinnilere emanet.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları