Binali Bey... Artık çekilin!

18 Nisan 2019 Perşembe

Ve İmamoğlu mazbatayı alınterinin hakkıyla aldı. Kutluyoruz. Bundan sonraki sürecin sağlığı için önerimizi paylaşalım...
Sayın Binali Yıldırım,
31 Mart gecesi 23.20’de atı alıp Üsküdar’ı geçmek üzere hazırlanıp, 32 kanallı canlı yayın eşliğinde seslendiniz:
İstanbul’u aldık... 3 bin 800 oyla öndeyiz...
O gece başta İmamoğlu olmak üzere CHP kadroları, “Dur bakalım ne olacak” bekleyişine girseydi, ertesi gün için İstanbul sokaklarını zaten donatmıştınız:
Gönül belediyeciliği kazandı, Teşekkürler İstanbul...
O geceden sonra susup 3 Nisan’da görünüp kayboldunuz, 15 Nisan günü çıktınız, t-onlarca kanalın canlı yayınıyla verdiniz veriştirdiniz, “Bu seçim murdar oldu” dediniz, üstüne tüyü bırakıp çekildiniz...
Şöyle bir düşünün Binali Bey, sizin de kullandığınız deyimsel anlamıyla, her şeyi murdarlaştırmadınız mı?

***

Önce İstanbul sonra Erzincan milletvekilliklerinin ardından, size dediler ki:
Bolca bakanlık da yaptınız, bunun üstüne bir de İzmir Belediye Başkanlığı gider.
İzmir’den belediye başkan adayı oldunuz. Vekillikten sonra belediye başkanlığında da seçmene saygının, o topraklarda ayak izinin hiç kıymeti olmadığını bir güzel gösterdiniz.
Ama kabul etmek gerekir; en güzelini Başbakanlık’ta yaptınız. Bu bin yıllık geleneksel makamı sizden daha iyi değersizleştiren olamazdı. Yerine göre gevrek gevrek, yerine göre kıs kıs gülerek, “Ben kendimi imha ediyorum. Memleket için feda olsun” dediniz.
Oysa feda memleket için değil, Reis içindi.
Son başbakanlığın yanında partili cumhurbaşkanlığına geçiş öncesi son AKP Genel Başkanı da siz oldunuz.
Bunların üstüne İzmir’den belediye başkanlığı olmadı, milletvekilliği ile devam et, dediler. Ettiniz... Üstüne Meclis Başkanı oldunuz. Bu görev süredursun, üstüne İstanbul belediye başkan adaylığı gider, dediler. Onca eleştiriye, “Bu tartışma benim dışımda, seçim siyasi faaliyet değil” deyip devam etmek istediniz. Meclis Başkanlığı bu kadar hürmetsiz miydi? Bakın Meclis ne hale geldi? 52 gündür toplanamıyor. Bu gidişle 23 Nisan’da sembolik olarak toplanıp nerdeyse “müzelik” hale gelecek.
Prospektüsü sürekli değişen, içeriği aynı kalan bir ilaç gibi oldunuz. Sistemin midesi ağrısa, çare siz, “Mide iki günde taşı bile öğütecek hale gelir”. Sistem nezle olsa çare siz, “Üç doz alın, turp gibisiniz”.
Ama sonuç; başına geçtiğiniz yer ya çürüyor ya bitiyor.
Zaman zaman kendisiyle de alay edebilen, gülümseyebilen duruşunuzla, üzeri nilüferlerle kaplı, yüzeyi su, altı balçık, kapalı bir gölet gibisiniz sevgili Binali Bey. Görüntü güzel ama, işlev?
Şimdi sizi Burkina Faso’ya büyükelçi yapsalar da yakışır, Washington’a da. İlkine giderseniz, “Şimdi işimiz Burkina Faso, gerisi fasafiso” dersiniz. İkincisinde, “Washington deyince portakal anlardım ama, artık protokol anlayacağız” deyip gülerek gidersiniz.

***

Ama bu kadarı yeter Binali Bey...
Bu kadar kıymayın memlekete...
Çok kullanışlı bir eldiven ya da merdiven gibi sistemin çanına ot tıkayan bir işlev üstlenmeyi artık bırakın.
AKP vitrininde gülme yeteneğini kullanabilen tek kişisiniz. Önemli bir özellik. Zira gülümsemek, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.
Ama yeter, artık yap-mayın...
Demokraside daha fazla yara açmayın...
Her şeyi daha fazla murdarlaştır-mayın...
Lütfen çekilin... Şimdi buna, “Çekildim, 95 kiloyum” diye bir yanıt verebilirsiniz...
Ama daha fazla gülünç olmayın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD üçgeni! 14 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları