Neden kaybettiniz?

21 Nisan 2019 Pazar

Şimdi merak bu ya, acaba Cumhurbaşkanı ve çevresindekiler ‘neden büyük kentleri kaybettik,’ diye, kendi aralarında bir özeleştiri yapıyorlar mı? Sanmıyorum, böyle bir işe girişemezler, çünkü hep birlikte istifa edip, köşelerine (tabii yolsuzlukları, adam kayırmaları, ülkenin en değerli topraklarını satmanın, en değerli fabrikalarını kapatmanın, tarımı yok etmenin hukuk açısından getirdiği sonuçlarına katlanarak) çekilmeleri gerekecek!
Yapamazlar, şimdi birbirlerini suçlayarak bu büyük yenilgiyi hazmetmeye çalışacaklar. Öyleyse biz biraz neden kaybettiklerini satır satır yazalım, belki bir babayiğit çıkıp “doğru söylüyorlar!” diye başkaldırır. Başlayalım:
1-Bu seçimlerde AKP’nin bel bağladığı ajanslar, reklam şirketleri (bence yabancı şirketler) bu ülkeyi hiç bilmediklerini yaptıkları reklam kampanyalarıyla hepimize gösterdiler. Şimdi Ortadoğu ile ilgili bir fıkrayı Türkiye’ye uygulayıp hep birlikte gülelim: Kediyi gören fare hemen deliğine girmiş ve kedinin oradan gitmesini beklemeye başlamış, bir süre sonra bir havlama sesi duymuş ve kedi gitti köpek geldi diyerek gönül rahatlığıyla deliğinden çıkmış, hop deliğin önünde bekleyen kedi fareyi kapmış. Fare sormuş “ama köpek havlaması duydum”, kedi “burası Türkiye, demiş birkaç dil birden bileceksin” demiş ve fareyi yutmuş. Milyonlarca para ödenen bu şirketler de bu ülkede pek çok dil konuşulduğunu şimdi belki öğrenmişlerdir.
2-Gelelim yargıya, tek adam tarafından yönetilen, iktidarın bir numaralı bileşeni yargı öylesine fütursuz davranmaya başladı ki, insanlar “yeter artık!” dediler, yeni havaalanında yüzlerce işçi öldü, kimse suçlanmadı, bir kız yurdu yandı gencecik kızlar öldü, kimse sorumlu tutulmadı, polis Berkin’i, Dilek’i, Ethem’i öldürdü kimse suçlanmadı, kız-erkek çocuklara tecavüz eden koca koca adamlar hâkim indiriminden faydalanıp ellerini kollarını sallayarak içimizde dolaşmaya başladılar. Kızının ölümünü soruşturan babayı akıl hastanesine yatırmaya kalktılar, doğuda insanlar ölülerini bile gömemediler. Siyasi cinayetler, sürekli yokuşa sürüldü. Hrant Dink ve Tahir Elçi’yi anımsayın. Binlerce öğrenci ne ile suçlandıklarını bilmeden hapiste çürüyor. Birçok sivil örgütün yaşamasına, yoksullardan yana iş görmesine neden olan Osman Kavala’nın tutukluluğu neredeyse iki yıl geçmiş, Soma’da 301 madencinin ölümüne neden olan maden sahibi serbest bırakıldı, üstelik yeniden maden işletme ruhsatı verildi. Yargının gerçek görevinden uzaklaştığının öyle çok örneği var ki, sayfalar yetmez! Sadece hepinize, evini delik deşik ettiğiniz Türkiye’nin en değerli insanlarından Türkan Saylan’ı anımsatmak istiyorum. Oyların son sayımı Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapıldı, gel de karmaya inanma!
3-Yandaş medyanız baştan sona bir fiyaskoydu. Size kendilerini nasıl sunuyorlar bilmiyorum ama şunu söylemek isterim, örneğin ben gerçekten ilk başlarda çok umutsuzdum. Hatta oy vermeyi bile düşünmüyordum ama Kanal D’nin Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı programda yönetici kadın elemanın, Kılıçdaroğlu, “evet İstanbul’u da, Ankara’yı da, Antalya’yı da, Adana’yı da, Ankara’yı da alacağız,” dediğinde kahkahalarla gülmesini unutamam. Pek çok kişi de unutmadı, beğen beğenme karşındaki kişi en büyük muhalefet partisi başkanı! O gün karar verdim, oy vereceğim ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine inanıp bahse girdim. İki ayakkabı kazandım. AKP bu yandaş medyaya öylesine muhtaç hale gelmiş ki, onlardaki bu şımarıklık bundan olsa gerek. Sizi kandırıyorlar, benden söylemesi. Hiçbir etkileri yok! Gerçek tirajlarını kontrol edin, yaptıkları programları kaç kişi izliyor bir zahmet bakın!
4-Açıkça söylemem gerekiyorsa bu seçimlerden aklımda tek bir fotoğraf kaldı, Cumhurbaşkanı tek başına bir seçim arabasının üstünde, insanların alanı doldurmasını bekliyor. Öyle yalnız, öyle yorgun ki, diyeceksiniz kendisi seçimlerde tek adam olmayı istedi, doğrudur ama bu kadar da yalnız bırakılmaz. Bilmeniz gereken o ki, dünyada artık tek adamlık diye bir şey yok. Ekipler var. Sizler bence ev ev dolaşıp kahve dağıtmayı, mitinglere parayla, devlet baskısıyla, döner ekmek dağıtarak adam getirmeyi örgüt çalışması sandınız. Alternatif etki yollarını özellikle de sosyal medyayı yok saydınız. Kindar ve dindar bir nesil yetiştirmek amacıyla yola çıkmıştınız ama kindar ve dindar olduğunu sandığınız yeni kuşaklar size oy vermedi. Çünkü sizinle bir geleceklerinin olmadığını gördüler. Evet şimdi gençleşme ve değişim zamanıdır, bu da önlenemez bir yaşam gerçeğidir.
Kaybetmenizin o kadar çok nedeni var ki, yazıma ancak bu kadarı sığdı. Son söz: Cumhurbaşkanı’nın danışman kadrosunda kaç kişi çalışıyor bilmiyorum ama hemen hepsi boş çalışıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları