Cumhuriyet ve Hayallerimiz...

30 Ekim 2014 Perşembe

Dün, Cumhuriyet gazetesini oku oku bitiremedim. Her satırını içselleştirdim. Her satırıyla kanatlandım. Tanıdığım ya da tanımadığım, adlarını bildiğim ya da ilk kez duyduğum birbirinden farklı güzelim insanların hayalleri benimkilerle bütünleşti:
Emeğin ve yaratıcılığın yüceltildiği bir Türkiye... Irkçılığın olmadığı bir Türkiye... Çocukların öldürülmediği bir Türkiye... Çok renkli, çoksesli bir Türkiye... Farklılıkların, zenginliğe dönüştüğü bir Türkiye... Şiddetten arınmış bir Türkiye... Sömürüye hak tanımayan bir Türkiye... Eşitlikçi bir Türkiye... Kadınların “namus”, “ahlak” diye diye öldürülmediği bir Türkiye... Kadın erkekeşitliğinin içselleştiği bir Türkiye... Üretken bir Türkiye... İlimde ve bilimde, yaratıcılıkta öncü olacak bir Türkiye... Toprağın, suyun, doğanın korunduğu bir Türkiye... İnsanların konuşmaktan, yazmaktan korkmadığı bir Türkiye... Gazetecilerin hapsedilmediği bir Türkiye... Adalet karşısında herkesin eşit olduğu bir Türkiye... Dini siyasete alet etmeyen bir Türkiye... Eğitimin çağdaş evrensel değerlerle donatıldığı bir Türkiye... Heykellerin kırılmadığı, kitapların yasaklanmadığı bir Türkiye... “Gezi Parkı” dayanışmasındaki gibi bir Türkiye...
Ülke yöneticilerinin yaşamın her ama her alanına ayırımcılık getirmediği; “Bizden olanlar” ve “Bize karşı olanlar” diye ayırmadığı bir Türkiye...
Ya biat edersin ya da yok olursun” zihniyetine; korku imparatorluğuna geçit vermeyen bir Türkiye...
Yönetenlerin gerilimi, kavgayı kışkırtmadığı bir Türkiye...
Yalan söyleyene, hırsızlık yapana, yalana ve talana izin vermeyen bir Türkiye...
İnsanları kul değil, vatandaş, yurttaş olarak gören bir Türkiye.
Beni aptal yerine koymayacak bir yönetime sahip Türkiye.
Referansı dini inançlar değil, bilim ve vicdan olan bir Türkiye...
Cumhuriyetin 91. yıldönümünde bir kez daha Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasına ve varlığına; onun ve yoldaşlarının çabasına minnet ve şükran duyuyorum.

***

Dün, İdil Biret’in hayal ettiği Türkiye’yi okurken birkaç gün öncesine gittim.
Birkaç gün önce Türkiye’nin eşsiz sanatçısı İdil Biret, Paris’te UNESCO’nun dev salonunda ayakta alkışlanıyordu. Tek boş yer yoktu ve alkışlar dinmiyordu. Yedi düvelin insanı bu değerimizin önünde eğiliyordu...
Cumhuriyetin kuruluşunun 91. yıldönümü programı kapsamındaki resital, UNESCO nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Hüseyin Avni Botsalı’nın çabalarıyla gerçekleşmişti. UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova gecenin önemini anlatan konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkür ediyordu.
Adnan Saygun, Chopin, Beethoven’den ezgiler... İdil Biret’in piyanoda uçuşan elleri... Dinmek bilmeyen alkışlar...
Ve İdil Biret’in hayali: Sanatın ve sanatçının engellenmediği bir Türkiye... “Atatürk’ün başlattığı müzik reformlarıyla ulaştığımız yeri ‘İslam âleminde, çölde bir vaha’olarak nitelemesi... Hemen ardından,Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) Kanun Tasarısı ile girilen kritik dönem uyarısı... Cumhuriyetimizin müzik reformlarının ülkemize kazandırdıklarının kaybedilmemesi dileği...
İşte beni, içinde yaşadığımız korkunç bir kuşatılmışlık duygusundan kurtaran sadece ve sadece İdil Biret gibi sanatçılar. İnanın çook yıllar sonra Türkiye denince onlar akla gelecek. Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmeye çalışanlar değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları