Kul Olmak Kolay!..

31 Ekim 2014 Cuma

Cumhuriyetin en temel projesi kul değil birey, ümmet değil toplum yaratma anlayışıydı.
Aklı ve bilimi esas alan, fikri hür, vicdanı hür nesiller.
Özgür, herhangi bir güce, inanca, kişiye, gruba, cemaate biat etmeyen, düşünen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, çalışan kuşaklar...
Yurttaşlık projesi!
“Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiç-bir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır” demişti vasiyet olarak Mustafa Kemal Atatürk.
Kadere, alın yazısına boyun eğilmeyecekti...
                                                            *** 
Yıllar içinde aydınlanmayla, laik eğitimle epey yol alındı bu konuda.
Ne var ki, Atatürk’ün ölü ümünden başlayıp daha sonra sağcı; gerici ve dinci iktidarlarla yürütülenkarşıdevrimcimücadele,Cumhuriyetin değerlerini adım adım geriletti.
Temel felsefeye darbe üstüne darbe vuruldu.
Akıl, bilim, laik düşünce ötelendi.
Gerici, işbirlikçi iktidarların biat eden, kaderci, kinci ve dinci kuşaklar yetiştirme projesi öne çıktı.
Laik anlayış rafa kaldırıldı...
HHH
Erkekler tahrik olmasın diye 9 yaşındaki kızlara türban giydiriliyor artık.
Okullar kız-erkek olarak ayrılıyor.
İmamlar yönetiyor ülkeyi...
Ne büyük bir ironidir ki Cumhuriyetin yıldönümünde “Cumhuriyet” konulu kompozisyon yarışmasında birinci olan imam hatipli genç kız, kendisine ödülü veren kaymakamın elini sıkmıyor.
“Elimi vermem” deyip uzaklaşıyor genç kız.
“Sap gibi” ayakta kalan kaymakam morarıyor, memleket kararıyor.
                                                            *** 
91.yıldaCumhuriyetin getirildiğiyer, karanlıktır ne yazık. Gericiliğin kuşatmasında, baskı ve korkunun öne çıktığı, özgürlüklerin tırpanlandığı bir ülke.
Mutsuz, huzursuz, gelecekten kaygılı bireylerin arttığı, toplumun ayrıştığı, karmaşanın tırmandığı bir yer...
Haksızlığın, hukuksuzluğun, vicdansızlığın öne çıktığı bir düzen...
Ortada ne demokratik, ne laik, ne sosyal bir hukuk devleti kaldı.
Sadaka ve avanta düzeni kuruldu.
Onun için başımıza gelen her felakete “kaza” diyorlar.
“Bu işin fıtratında var” diyorlar.
Kadere boyun eğilmesi isteniyor. Bunları söylemek kolay.
Aslında suçlu olan kendileri, önlem almayan, aklın ve bilimin gereğini yapmayan, kâr hırsıyla gözü dönmüş sermayeye sürekli yol veren ülke yöneticileridir.
En tepeden, en aşağıya kadar...
                                                            *** 
Eski Başbakan Soma faciasının ardından söylemişti: Hani madenciliğin gelişmiş olduğu ülkelere gidilecek, incelenilecek, araştırılacak, çağa ayak uydurulacaktı.
Ne oldu? Kim gitti, kim geldi, ne gibi önlemler alındı?
Uzağa bakmaya gerek yok, Soma faciasından sonra çıkarılan torba yasaya göz atmak yeterli...
Bu Cumhuriyet, yurttaşlarını, yoksulları, Soma’da olduğu gibi diri diri toprağın altına gömüyor.
Ermenek’te olduğu gibi, tarımdan, topraktan, hayvancılıktan koparılmış yoksul köylüleri kör kuyularda sulara boğduruyor.
Hâlâ utanmadan işi alın yazısına, kadere, fıtrata bağlıyorlar.
Sel felaketi oluyor, “dua edelim” diyorlar.
Kimi kandırıyorlar?
Madencilikte birinci ülke Almanya’da 40 yıllır tek bir insan ölmemiş.
Bizdekinin adı düpedüz katliam.
Kaza değildir başımıza gelen, ortaçağ koşullarını dayatan iktidardır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları