Hikmet Çetinkaya

Üç Maymunu Oynamayı Çok Seviyoruz...

31 Ekim 2014 Cuma

Hayat nedir, vicdan nedir?
Sömürü düzeninin çarkları döndükçe, insanlık onuru çiğnendikçe köle düzeni acımasızca sürer...
Birey değil, kul-köle olmak, biat etmek!
Kölelik düzeninin adresi Soma, Zonguldak, Ermenek!
O gökdelenler, ruhsatsız rezidanslar, köşe dönücüler, voleciler....
Bu işin dününe, bugününe baktığınızda, dayanılmaz baskılarla yaşadığınızı anlarsınız.
Egemenlere boyun eğersiniz!
Çaresizlik; evde ekmek bekleyen bir aileniz vardır...
Ölümü bile göze alır, yerin 500 metre altına inersiniz...
Çoluk çocuğun rızkı gelir hep aklınıza...
Askerlik öncesi sigortalı olmak hayali!
Akciğerleriniz 30 yaşında hayatınızı yontmaya başlar, kot taşlama işçileri gibi... Kimisi toprağın altında, kimi toprağa çakılarak asansör boşluğunda, kimi tersanelerde...
Ey halkım köle düzenidir bunun adı, bilmem sen farkında mısın, yoksa “işin fıtratında var” diyenlerden misin?
Hayatın o derin suları, ucuz emek gücü, sömürü, vurgun soygun!
Kimileri toprağın altında, kimi yağmur sularında...
Ölümle kucaklaşıyor...
Peşmerge, Türkiye topraklarından “savaş kazanmış” kahramanlar gibi zafer işaretleri eşliğinde geçerken IŞİD unutuluyor!
Oysa salt Kobani’de yok hayat!
Başka yerlerde de var; Diyarbakır, Bingöl ve Yüksekova’da....

***

Biz Soma’yı unutuvermiştik...
Aradan beş ay geçmesine karşın belleğimizden ve vicdanımızdan silinmişti, değil mi?
Ermenek katliamıyla anımsayıverdik, tartışma programlarına taşıdık, bol bol konuştuk...
Daha çok konuşacağız bu sömürü düzeni sürdükçe, çok tartışacağız.
Bingöl’de iki polisimiz, Yüksekova’da üç askerimiz...
Yakın atışla enselerinden, Bingöl’de 10 metreden...
Ya Diyarbakır’da?
Karısıyla birlikte pazaryerinde alışveriş yaparken yakın mesafeden vurularak öldürülen Astsubay Necdet Aydoğdu...
Saldırganlar yine maskeli...
Bir yanda maden faciası, öte yanda öldürülen polislerimiz ve askerlerimiz!
Peki, neler oluyor?
Bir yanda madenlerde, AVM’lerde, rezidanslarda, gökdelenlerde zorunlu kölelik, öte yanda hortlayan terör...
Gerçekten neler oluyor, siz hiç merak etmiyor musunuz?
Düşenler, düşürenler, acılar, kıyımlar, cinayetler...
Yoksa üç maymunu oynamaktan hoşlanıyor muyuz?

***

Bir yurttaş olarak umutlarım giderek yiterken kaygılarım artıyor...
Unutkan bir toplumuz ya!
Soma’yı, Ermenek faciasıyla anımsadık...
Reyhanlı katliamı ne oldu?
Suriye iç savaşı bizim halkımızı parçalamadı mı?
Kim yaptı, arkasında hangi güçler vardı?
O davaya da yayın yasağı konulmamış mıydı?
Ya o TIR’lar!
İçinde ne vardı?
İddialar doğru muydu?
Yayın yasağı konuldu...
Yağmurlu bir İstanbul’da dünü, bugünü, yarını düşünüyorum...
Yolsuzluk, vurgun, soygun düzeni, Musul Konsolosluğumuzda rehin alınan çalışanlarımız...
Ortaya saçılan tapelermapeler!
Yayın yasağı!
Durum böyle olunca yazı yazmak bile istemiyor insanın canı!
Sorgulama yok, düşünceleri dile getirmek neredeyse yasak!
Gazeteciliğe gelince...
Demokrasimiz topal ördek gibi zaten de, gazetelerimiz nasıl?
Birkaç gazete dışında hepsi ödlek!

***

Sultan hazretlerini kızdırmayacaksın, muhalif kalemlerin belini kıracaksın...
Bingöl’de polise saldırı oldu, iki polisimiz şehit düştü.
Meclis’te saldırının araştırılması için önerge verildi ama nedense reddedildi!
Neden?
Önemli değil mi sizce bu cinayet!
Arkası geldi!
Yüksekova, Diyarbakır...
Ne düşünüyorsunuz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları