Olaylar Ve Görüşler

Bu saldırıları ‘hak etti’

24 Nisan 2019 Çarşamba

 

Aslında bu yazıyı İstanbul seçim sonuçları nihayetlendikten sonra kaleme alacaktım, fakat hafta sonu yaşanan (şiddetle kınadığım) menfur saldırıdan sonra başlığı ve kısmen içeriğini değiştirerek yayımlamayı uygun buldum.
SSK Genel Müdürü olarak 1998 yılında, genç bir hekim iken tanıdığım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, açtığı yolsuzluk dosyaları, samimi, dürüst ve sakin kişiliği ile Türkiye 2009 yerel seçim sürecinde tanıdı. Fakat tanınırlığı arttıkça kendisine yönelik saldırılar da arttı. İlk saldırı dışardan gelmedi aksine parti içinden geldi.
Merdiven altı, sigortasız, güvencesiz çalışan yoksul türbanlı gençlerin emeği, acımasızca sömürülürken türban üzerinden oy ve siyaset devşiren AKP’nin siyasi istismarına son verdi. İlk kez muhafazakârlara, özgürlükçü ve demokrat kişiliği ile “sizi anlıyorum” derken kendi mahallesinden laik-seküler- kentli burjuvazinin ve CHP tabanının ağır saldırısına maruz kaldı.

PKK’nin hedefindeydi
Silahla arasına mesafe koyan Kürt siyasetini ve seçmenini eşitlikçi ve demokrat tutumuyla kazanmaya çalıştı. Birey hak ve özgürlükleri temelinde çözüm adresinin, ancak hukuka bağlı kalarak TBMM’de olabileceğini ısrarla ifade ederken birçok çevrede haksız eleştirilere ve saldırılara uğradı. Hatta PKK’nin açık hedefi oldu.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bizlerin de şiddetle karşı çıktığı Ekmeleddin İhsanoğlu ısrarı ile milliyetçi ve muhafazakârlarla ilk teması her türlü eleştiriye ve maksadını aşan saldırılara rağmen gerçekleştirdi.
16 Nisan referandumunda çoğulcu demokrasi, güçler ayrılığı, parlamenter rejim için kararlı adımlar atarken, aynı kaygıları duyan modern muhafazakârlarla duygu ve akıl yakınlığı oluşturdu. Kalede gedik açan Kemal Kılıçdaroğlu’na, kendi bahçesine girdiği için, AKP, medya, iş dünyası ve işbirlikçi siyasi kadrolar yoğun bir saldırı başlattı.

Ezber bozdu
CHP’nin önceki kadrolarının defalarca denediği partiyi büyütmek için sağdan adam devşirme işini birkaç istisna dışında hızla terk etti. Sağdan adam devşirmek yerine, sağda güçlü bir merkez partinin siyaset alanında yer edinebilmesi için demokrat kişiliğinin de gereği olarak İYİ Parti’nin seçimlere katılabilmesi için destek oldu. Yeni siyaset dengesi oluşturdu.

Hümanist tavır
En önemlisi CHP tabanını asla kabul edemeyeceği daha hafızalarda tazeliğini koruyan Madımak trajedisinin tanıklarından Temel Karamollaoğlu’nu da bilge adama, sempatiye dönüştürdü. Kin, nefret, rövanşist anlayıştan uzak; hümanist bir aydın tavrı nedeniyle birçok kişi ve kurumun acımasızca eleştirilerinin hedefi oldu. Milliyetçi, muhafazakârlardan sonra kent yoksullarıyla da temas sağladı, kapıyı araladı. Attığı tüm bu adımların sonrasında Türkiye siyasetinde asla bir araya gelemez denen laik sekülerle muhafazakarları, Kürtlerle milliyetçileri, burjuvazi ile kent yoksullarını bir araya getirmeyi başardı.
500 km. yol yürürken attığı her adımda “Hak, Hukuk, Adalet” çağrısıyla dünya siyaset tarihinin en önemli muhalif eylemlerinden birine öncülük etti. Partililerin önünde kendini alkışlatmak yerine her türlü siyasi riski ve saldırıyı göz önüne alarak Cumhuriyet Halk Partisi’ne hiç oy vermemiş gruplara gitmeyi tercih etti. Başlattığı yürüyüş İskenderun Körfezi’nden Enez Hattı’na kadar tüm sahili, Ankara’yı ve İstanbul’u da kazanarak devam etti.
Türkiye’de bir dönemin sonunu, bir başlangıcın önünü açarken bu günleri ilmek ilmek bir hesap uzmanı titizliği ile ördü. Günü değil geleceği kurtaran bir siyasi lider olarak bu saldırıları fazlasıyla “hak” etti.  

Bülent Kerimoğlu / Bakırköy Belediye Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları