Arınç’ın Debdebeyi Tartışalım Çağrısı...

07 Kasım 2014 Cuma

Haberlerdeki ölçüler, TV görüntüleri, fotoğraflar hatta İngiliz Daily Telegraph’ın “Dünyanın En Büyük Sarayı” haberi bile zihnen hazırlıklı olmanıza yetmiyor..
Hatta Bülent Arınç’ın dünkü “Bazılarının azamet, debdebe göstermesi de gerekebilir. Osmanlı geleneğinde de böyledir” sözleri de kâfi gelmiyor..
Ki, bu akıl almaz cesametteki dev beton blok yapıların önünde yükselen bu mega ihtiras ve görgüsüzlük abidesi ile ilk karşılaştığınızda korku ve dehşet duygusuna kapılıyorsunuz.
CHP’ye ve tüm partilere düşen en önemli siyasal sorumluluk Kızılay’dan bedava otobüs kaldırıp vatandaşları bu Megalomanya Palas’ın önünden geçirmektir.
Bu yapılmadan Recep Tayyip Erdoğan gerçeğini görmek de ve millete göstermek de mümkün değildir.
Cumhuriyetin Meclis’ten sonraki en yüce makamı olan Çankaya Köşkü’nü terk etmekle kalmayıp babasının malı gibi Baş“vekil” Ahmet Davutoğlu’na neden devrettiği açıklanmalıdır.
Umalım ki bu neden adındaki “Çan” hecesi ve Emine Hanım’ın köşkü çok karanlık ve kasvetli bulmasından ibaret olsun. Gerçi eğer öyle ise bu keyfiyet Davutoğlu’na açıkça ayıp etmektir.
Ama yine de bu durum, bu ikili arasında varılmış gizli bir anlaşmadan çok daha ahlaka uygundur.

Çankaya gizli anlaşması
Gizli anlaşma mı?
Eğer sözümden hiç çıkmazsan, uslu durur ve gerçek bir baş‘vekil’ olursan benden sonra da Cumhurbaşkanlığı’na sen devam edersin!”
Benzer anlaşmayı Abdullah Gül ile yapmadı mı? Bu anlaşma aynen uygulanmadı mı?
Neyse..
Erdoğan’ı 1000 oda gibi akıldışı boyutlarda binalar inşa etmeye yönelten ve gidip oraya yerleşmeye (sığınmaya?!) iten siyasal, zihinsel ve ruhsal motifler nelerdir?
Acaba kökü Kurtuluş Savaşı’na dayanan TBMM Muhafız Taburu’nu feshetiği gibi Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nı da Çankaya’da bırakmak ve fiilen terhis etmek mi?
Bu arada, İçişleri Bakanlığı’na bağlanıp belediye zabıtaları ile aynı statüye tabi kılınmaya çalışılan Jandarma Genel Komutanlığı da Muhafız Alayı ile benzer akıbete uğratılma sürecine sokuldu bile. (Bu jandarma atılımı süreç çerçevesinde İmralı’ya verilmiş bir söz mü acaba?)

***

Bunlar da ayrıca tartışılmalıdır.
Sadece Bülent Arınç’ın açıkladığı “1 katrilyonun üzerindeki masrafı” tartışmak yetmez.
TC’nin belediye levhalarındaki yeri tartışılıyorsa, Cumhurbaşkanı’nın kaçak ikametgâhı da tartışmalıdır.
Ama Tayyip Bey’in tutarlılığı ve hakkı da teslim edilerek..
Belediye başkanı iken oturduğu binanın kaçak olduğu bilinen bir cumhurbaşkanı, aslında “doğrultu tutarlılığı” bakımından da takdir edilmesi gerekir!

Altı da Sıfır Üstü de! 
Tartışmaya “sıfır sorun” bağlamında başlamak en doğrusu..
“Acaba bu haramzadece harcamaların küçük gösterilmesi için mi Türk Lirası’ndan 6 sıfır atıldı?”
Eğer öyleyse nafile...
Arınç bile 1 milyar 370 milyon yerine “1 katrilyonun üzerinde” diyor:
Yani fiilen altı sıfırlı düşünüyor:
1.000.000.000.000.000 TL!
Ayrıca şunu da sorgulamalıyız:
“Sıfırladın mı Bilal?” olayı ile 17-25 Aralık hadisesi ve “altı sıfır” arasında bir ilişki var mı?
En önemli soru da şudur:
Kaç-ak Saray’ın yapılmayan ihalesine değil de inşaatına katılanlar arasında “Havuza katkı yapan müteahhitlerden kaç kişi var?”
Bu soruları sorma cüretini Arınç’ın talebi üzerine herkesin göstermesi gerek:
Ne diyor “AKP’nin mahcup vicdanı”?
Bu kadar olmamalıydı
Madem Başbakan Yardımcımız tartışmaya çağırıyor....
İnşallah basın savcılarımız da bu izne onay verirler..
Ve geçenlerde bendenizin yaşadığı Cumhurbaşkanı’ndan zuhur edebilecek “hakaret ve iftira cezası talepnamesini” aidiyeti cihetiyle Başbakan Yardımcısı Arınç’a havale ederler. Sayın Arınç’ın “Tartışabiliriz” çağrısına herkes katılmalıdır.
Özellikle ve öncelikle AKP’ye oy ve gönül verenler de dahil milletçe bu soruların peşine düşmemiz şarttır.
Ülkenin siyasetini, hukukunu, ordusunu ve hazinesini teslim alan bir insanın 1000 odalı “saray” yaptırmaya ve oraya taşınmaya hangi amaçla ve hangi ruhsal motiflerle karar verdiğinin aydınlatılması mutlaka ve mutlaka gereklidir.
Bunun için icap ediyorsa, uluslararası akademik çevrelerden de yardım istenmelidir.
Çünkü elde edilecek klinik sonuçlar hem dünya hem de ülkemizin siyaset ve ruh bilim araştırmalarına önemli katkılar sağlayacaktır..
Ki bizim kamu bürokrasisi de bu konularla ilgilidir. (1992 yılında Süleyman Demirel’in Başbakanlık’ta kurduğu Politik Psikoloji birimi uzun yıllar hizmet verdi. 2000’li yıllarda yükü çok ağırlaşacağı fark edildiğinden olacak AKP’nin iktidara gelmesine yakın lağv edildi!)

Tırlak Maliyetli Dizi  
Atatürk
adını zihinlerden de silmeye yeminli bu iktidarın devlet geleneklerini, yasaları çiğneyerek, yargı kararlarını hiçe sayarak Cumhuriyetin bu en özel mirası güzelim orman arazisinin ortasına dev beton binalar kondurması, tüm Cumhuriyet değerlerinin üstene bir tüy dikme vakasıdır.

Bülent Arınç’ın, konuya taraf olma nedeniyle, ar hayâ ettiği anlaşılıyor.
“Deli Saraylı” adlı TV dizisi türünden bu “tırlak maliyet”e, saraya ulaşım için çevresinde yine orman katliamıyla gerçekleştirilen altı şeritli otoyollar için yapılan harcamalar ne yazık ki dahil değildir..
Kaç-ak Saray azman ölçeği ile devlete, hukuka meydan okuduğu gibi dini değerlere de ilahi âleme de nanik yaparcasına Devlet Mezarlığı’nın karşı yakasında kondurulmuş! (Nasıl olsa, son adres orası olmayacak! Çamlıca Tepesi’ndeki türbe yakında tamamlanıyor. Yani Allah uzun ömür versin yine de son adresi orası olmayacak!
Bu keyfiyet de başta Bülent Ecevit olmak üzere, eski cumhurbaşkanları Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ile İstiklal Savaşı’nın kahraman komutanları ve aileleri için en mutlu haber!)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları