Laiklik, Laik Çözümle Korunur

08 Kasım 2014 Cumartesi

PARİS - Son günlerde İslam dünyasının en gözde ülkesi olan Tunus’a, Fransa’nın başkalarından daha yakın bakmasının nedeni Mağrip’in, turizm cennetinin, 70 yıldan fazla Paris’in egemenliğinde kalmasının yanı sıra iki ülke arasındaki ticari ve kültürel ilişkilerin yoğunluğundan da kaynaklanıyor. Böyle olunca, buradan bakıldığında, olaylara biraz daha değişik bir tanı konuluyor.
Nitekim 5 Kasım tarihli Liberation’da çıkan Tunus üzerinde iki dokümanter filmin yöneticisi olan Christope Cotteret ile Çağdaş Mağrip Enstitüsü araştırma görevlisi Jerome Heurtaux’nun yazısı çok anlamlı çağrışımlar yapan şu başlığı taşıyordu:
“Tunus, Laik Cephenin Yapay Zaferi.”
Hemen anımsatmak isterim ki Tunus’ta Ekim 2014 seçimlerinde Kaid es Sebsi liderliğindeki Nida Tunus (Tunus’un Sesi) Partisi’nin oyların yüzde 39’unu ve sandalyelerin 85’ini alarak, oyların yüzde 32’sini ve parlamentodaki sandalyelerin 69’unu alan Ennahda’nın önünde birinci parti olarak çıkması, birçok yerde ve bu arada bizde, laiklerin İslamcılar karşısındaki zaferi olarak nitelendi.
Sanırım, Tunus’ta laikliğin zaferini ilan etmekte pek fazla acele etmemekte yarar var.
Her şeyden önce, “yarı başkanlık” sistemiyle yönetilen Tunus’ta 23 Kasım’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını beklemek gerek.

***

Bu arada son seçimlerdeki katılım oranının çok düşük olduğu unutulmamalı.
2011’de sandık başına giden Tunuslu seçmen sayısının 4.3 milyon olmasına karşın 2014’te bu sayı 3 milyona düşmüş bulunuyor. Ennahda’nın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, aslında birinci pozisyonda olan “hiçbiri”cileri mobilize ederek sandık başına göndermeyi başarması halinde ne olacağı bilinmez.
Uzun vadede önem taşıyan asıl soru şu:
Tunus’ta uzun erimde radikal İslamın iktidarı engellenip laiklik korunabilecek mi?
Burada hemen bir noktaya dikkati çekmek gerek. Tunus’ta laik bir rejim vardır ama bu, sınırları mahalle baskısıyla daraltılmış, kendine özgü bir laikliktir.
Unutmayalım ki şeriat hukukun temelini oluşturmasa bile, anayasaya göre devletin resmi dini İslamdır.
Bu arada “ılımlı İslam”a da değinmek gerek. Mısır’daki Müslüman Kardeşler’den çıkmış olan Ennahda her ne kadar demokrasiye bağlı, ekonomik liberalizmin savunucusu, ılımlı İslam çizgisinde bir kuruluş olduğunu ileri sürse bile vatandaşın özel yaşamını da kadın haklarını da ayaklar altına almakta beis görmeyen, genç kızları tehdit eden, Tunus bayrağını bile yakacak kadar ileri giden, devlet binalarını kundaklayan, üniversitelerde öğrencilere, öğretim üyelerine saldıran, müthiş bir mahalle baskısı yaratan tutumuyla her yerde olduğu gibi ılımlı İslamın boş bir hayal olduğu, bütün “İslamcı” akımların eninde sonunda, bağnaz radikal İslama dönüştüğünü kanıtlamış bulunmaktadır.

***

Nida’nın son seçim zaferinin, bu hareketi engelleyeceği kuşkuludur.
Ennahda’ya karşı kurulmuş bir koalisyon olan Nida, oyların ancak yüzde 39’unu almış bulunuyor. İktidar için çok değişik ve dağınık güçleri seferber edebilmek zorunda.
Ülkenin ekonomik sorunları giderek artıyor ve işsizlik kontrol edilmek bir yana gittikçe yükseliyor. Unutmayalım ki 23 yıllık Bin Ali diktasının 2011’de yıkılması da işsizlik yüzünden olmuştu. Şu anda alanda olumlu bir gelişme yok.
Gençlerin siyasete yaklaşımları da olumsuz, son seçimlerde genç nüfus içinde sandık başına gitmeyenlerin oranı görülmemiş ölçüde yükselmişti.
Liberal ekonomiyi düstur edinmiş, sürdürülebilir bir kalkınma için yabancı sermayeye bel bağlamış Nida’nın bütün bu sorunlara çözüm üreten bir programı da yok.
Durum böyle olunca, Nida’nın laiklik övgüsü, çağdaşlık çağrısı veya dincilere taviz politikası ile laikliği savunabilmesi güç görünüyor.
Aynı sorunu daha önceki yıllarda yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti örneğinin ortaya serdiği büyük gerçek önümüzde duruyor.
O da, laikliğin, yasaklamayla, çağdaşlık övgüleriyle, dini söylemlerle, taviz politikasıyla savunulamayacağıdır.
Laiklik ancak sorunlara laik, çağdaş, sivil çözümler üreten politikaların yürütülmeleri ve
o yönde çözümlerin yaşama geçirilebilmeleriyle savunulabilir. Dinci iktidarların, krizleri, skandalları, başarısızlıkları dinin hanesine yazılmıyor. Ama laik iktidarlarda bütün bunlar, laikliğin
hanesine kaydediliyor.Üzgünüm ama ne yazık ki durum bu!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları