Bak neler oldu!

10 Mayıs 2019 Cuma

YSK pazartesi günü yaptığı toplantıda dörde karşı yedi oy ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etti. Yandaşların çetelesini tutmakta uzmanlaşmış olanlar bir süreden beri kararın 4’e karşı 7 ile iptal yönünde olacağını ısrarla söylüyorlardı. Haklı çıktılar.
İptal kararının hukuki dayanakları olmadığı YSK’nin daha önceki kararlarında da belirtildiği üzere, itirazın süresi içinde yapılmadığından, ayrıca yine, geçen yıl Samsun Atakum ilçesinde yapılan bir itiraz ile ilgili kararında “sandık kurullarının yerleşim bölgesindeki kamu görevlilerinden oluşması gerektiği, ancak sandık kurullarındaki kamu görevlilerinin sayılarının yetersiz olması halinde il ve ilçe seçim kurullarının uygun bulduğu isimlere bu görevin verilebileceği belirtildiğinden” itirazların reddedilmesi gerektiğini tekrar anımsatmak bilmem ki gerekli mi?
Aslında AKP büyük bir talan yağma alanının elinden kaçmasına ve buradaki usulsüzlük ve yolsuzlukların ortaya çıkmasına katlanamayacağından, hukuka uysa da uymasa da itirazını yapmıştı.

***

Sıra, bağımlı yargının işi kılıfına uydurmasına kalmıştı.
Bu durumda itirazın gerekçelerinin fazla bir önemi yoktu da.
Ve AKP, Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz aracılığıyla dünya demokrasi ve de dikta tarihinde, şimdiye dek görülmemiş şu gerekçeyi ileri sürüyordu:
-Ne olduğunu kesin olarak bilemiyoruz ama kesinlikle bir şeyler oldu.
Bu sözlerle ifade edilmek istenen şuydu:
-Ne gerekçe bulursanız bulun, uysa da uymasa da seçimi iptal edin!
 
En tepeden de emir buyuruldu: “YSK, iptal kararı vererek kendini aklamalıdır!
İptal kararı da böylece çıktı.
Ne olduğunu bilmiyoruz ama mutlaka bir şeyler oldu”, olan bir itirazın hukuki nedenlerini tartışmanın anlamı yok.
Gerçekten bir şeyler olup olmadığına gelince: Evet, yavuz Ali İhsan Bey biraderimizin de ileri sürdüğü gibi, gerçekten bir şeyler oldu.
Ali İhsan Bey kardeşim bak ben söyleyeyim, neler oldu:
15 Temmuz darbe senaryosunun yürürlüğe konmasından itibaren bir süre olağanüstü hal ile yönetilmeye başlanan ülkede, yürütmenin çıkardığı kanun hükmünde olan ve yargı denetimi dışında bulunan OHAL kararnameleriyle, 12 Eylül dönemine bile rahmet okutacak sayıda insan işten çıkarıldı.
Hapishaneler, FETÖ’cü olduğu ileri sürülenlerle doldurulurken, FETÖ’cülüğü herkesçe malum olanlar yerlerini korudular, yeni makam ve mansıplar elde ettiler. Türkiye, hapishanelerinde en fazla gazeteci bulunduran ülke konumuna geldi.
Sonra OHAL kararnameleri yerlerini Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine bırakırken çiftçinin gelirleri giderlerini, tarım ürünü fiyatları girdileri karşılayamaz oldu. 2007- 2019 döneminde Tarım Kanunu’na göre verilmesi gerektiği halde verilmeyen tarımsal desteğin toplamı 150.4 milyar TL’ye ulaştı, ülkemizde ekilen tarım alanı 239 milyon dönümden, 179 milyon dönüme düştü (iki Trakya yüzölçümüne eşit) ve tarım çöktü.
Resmi açıklamalara göre, 2019 yılında enflasyon yüzde 20’ye fırladı, tarımın çöküşünün de etkisiyle, gıda enflasyonu yüzde 30’a dayandı. AKP iktidara geldiğinde yüzde 10.3 olan işsiz oranı yüzde 13.5’e çıktı. (Genç işsiz oranı yüzde 20, işsiz üniversite mezunu oranı yüzde 25) 2013 yılında 950.4 milyar dolar olan milli gelir 2018’de 784 milyar dolara geriledi. Firmaların dolar bazında borçları olağanüstü artarken tarımı, eğitimi, sanayisi, tüm ekonomisi iflas eden, enflasyon ve işsizlikte rekorlar kıran Türkiye, 200 milyar dolar dış kaynağa muhtaç hale geldi.
İşte Ali İhsan Bey kardeşim, “neler olduğunu bilmiyoruz ama bir şeyler oldu” dedikleriniz bunlar.
Bütün bunlar az şey mi?
Peki, seçimleri iptal eden YSK, 23 Haziran’a kadar bu olguları da iptal edebilir mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları