Özdemir İnce

Post-Kemalizm

19 Mayıs 2019 Pazar

Post-Kemalizm dosyası yayımlayan Varlık dergisinin Şubat 2019 sayısını yolculuklar yüzünden epeyce geç okudum. İlker Aytürk, Yüksel Taşkın, Yalın Alpay, Korkmaz Alemdar ve Selçuk Orhan’ın yazılarının yer aldığı dosya beni çok heyecanlandırdı. “Post” öntakısından biraz kaygılansam da Yalın Alpay’ın tanımlama titizliği kaygımı giderdi. Tanımlama keşke Editör’ün sunum yazısında yer alsaydı:
“Kavramsallaştırmamda Post- Kemalizm terimindeki ‘post’ öntakısı ekini ‘sonrası anlamında değil...’ ‘önemsizleşmesi’ anlamında kullanıyorum. Yaklaşımımda Post-Kemalizm, ‘Kemalizm sonrası’ değil, ‘Kemalizmin önemsizleş(tiril)mesi’dir.”

***

Kimdir bu post-Kemalistler? Benim özel olarak “Ana rahmine haklı düşenler” diye adlandırdığım İkinci Cumhuriyetçiler, “Yetmez ama Evet” kadrosu: Murat Belge, Cengiz Çandar, Mete Tuncay, Şirin Tekeli, Nilüfer Göle, Ahmet İnsel, Ayşe Hür, Baskın Oran, Etyen Mahcupyan, Tanıl Bora vb. var. Ek olarak da İslamcı avane (Mustafa Armağan, Yavuz Bahadır, Mehmet Çelik). Şu günlerde yurtdışında parsa cerrine çıkan Ece Temelkuran unutulmuş!
İslamcılarla el ele, CIA ajanlarının, ABD vakıfları uzmanlarının ve Avrupa Birliği sözcülerinin dümen suyundan giderek, Erken Cumhuriyet’le yüzleşmek bahanesiyle, onu itibarsızlaştırarak boğan epigonlar. Öylesine yazılar yayımladılar ki “Bu cumhuriyet de nereden çıktı” demeye getirdiler. Mete Tuncay “Devrimler halka sorulmadan yapıldı” diye yazdı. Haklarında Hürriyet gazetesinde bir eşek yükü yazı yazdım.
Dosya yazarları, AKP’nin iktidara oturmasını legalleştiren bu insanların ipliğini pazara çıkarıyorlar. Adını andıklarım ve AKP’ye hizmet edenler R.T. Erdoğan güdümlü YSK’nin 6 Mayıs’ta yaptığı seçim darbesi hakkında ne düşünüyorlar acaba? Utanıyorlar mı? Tamamı inlerine sığınmış durumda!

***

Bu insanların bunca dar kafalı ve ufuksuz olmaları beni çok şaşırtmıştır. Bir bilimci ulusal (ulus) devlet karşıtlığını ilham aldığı Francis Fukuyama’nın “Dünyanın Sonunu okuyup, daha sonra “Ulus-devlet egemenliğine geri dönmekten ve bir kez daha devleti nasıl daha güçlü ve verimli kılabileceğimizi anlamayla çalışmaktan başka seçeneğimiz yok” diye günah çıkardığı kitabı (Devlet İnşası, Remzi Kitabevi, S.142) neden okumaz?
Bu yeminli Cumhuriyet düşmanlarını “tarihimizle yüzleşme” fesadına katılmalarından itibaren Hürriyet gazetesinde uyardım: “Fukuyama Yanılmış Şimdi Ne Olacak?” (16.04.2005), “Fuku-yama’nın Öksüz ve Yetimleri” (26.04.2005). Ama onlar Graham Fuller'in peşinden gitmeyi tercih ettiler.

***

Gelelim şu demokrasi işine: 1900- 1946 arasında Avrupa’da Fransa ve İngiltere dışında demokrasi mi vardı ki Erken Cumhuriyet’in demokrat olması isteniyor? Yaklaşan savaşı; 1929 ekonomi buhranını; Kürt isyanlarını; İrticayı; ırkçı ve irredantist Turancı milliyetçiliği; Toprak Reformu düşmanlarını hesaba katmadan Erken Cumhuriyet’i eleştirmeye kimsenin hakkı yoktur.
“Kemalizm ve Eleştirinin Eleştirisi” yazarı Tanıl Bora’nın iddia ettiği gibi Kemalizmi, Cumhuriyet devrimlerini karaladığı için kimse suçlanmıyor; bu işi yapanlar, en azından 10 yıl AKP ve R.T. Erdoğan’a koşulsuz hizmet ettikleri için suçlanıyorlar. Henüz erken, haklarında kesin kararı tarih verecek. Bu adamlar hakkında daha fazla bir şey yazmak istemiyorum. Çok yazdım. Siyasette ve siyaset biliminde yanılmak ne marifettir, ne mazerettir ne de fazilet!

***

Bitirirken Tanıl Bora ile Yalın Alpay’a önemli bir uyarım var: Sosyal bilimlerde “Devlet Aklı” diye bir kavram yoktur. Varsa, Fransızca, Almanca, İngilizce karşılığını söylesinler. “Raison d’Etat”, “Devlet Aklı” anlamına gelmez; Türkçe karşılığı “Hikmet-i Hükümet”tir, yani “Devletin yararı gereği”: Faili meçhul cinayetler (!) gibi yani…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları