1. Dünya Savaşı’nın 100.Yılı

13 Kasım 2014 Perşembe

Etrafımızdaki coğrafya başta olmak üzere dünyada nasıl bir algıya sahibiz?
Bu soruya verilebilecek onlarca yanıttan biri Balkanlar’a yaptığım gezi sırasında Kosova’da dinlediğim şu anlatım olabilir.
2. Dünya Savaşı sırasında Sırp askerleri cepheye giderken yaşlı bir çiftçi sormuş:
-Oğlum yine savaş mı başladı?
Askerler, “Evet, cepheye yetişeceğiz” yanıtı verince Sırp köylüsü ilk merak ettiği şeyi sormuş:
-Türkler hangi tarafta?
Asker, “Amca bu sefer savaşta Türkler yok” deyince köylü karşılık vermiş:
-O zaman bunun adı savaş olmaz ki!
Belli ki Sırp köylüsü 1. Dünya Savaşı’nı bütün acımasızlığıyla yaşadı ve Türklerin bölgedeki geçmişiyle kafasında oluşan imajı birleştirdi.
Tarihteki en yeni ve kalıcı olay halkın belleğinde yer etmiş olandır. Türklerin tarih boyunca bağımsız devlet kurma geleneğini sürdürmek için verdiği mücadelenin temelinde de büyük ölçüde savaşlar ve göçler var. Hani tarihimize ve bugünümüze bir bütün olarak bakıp, Göktürkler’den sonra bir de göç-Türkler var, desek yeridir.
                                                            ***
Bu yıl 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı. Dünyanın pek çok ülkesinde hem bilimsel toplantılar hem de görselliği olan etkinlikler yapılıyor. Her ülke kendi yaşadıklarını merkeze alarak 1. Dünya Savaşı’nı ve o günlerden bugüne çıkarılması gereken dersleri tartışıyor.
Bizim tarihimizde “Harbi Umumi” ya da “Büyük Harp” diye yer eden bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu’nu bitirmişti. Sadece bir imparatorluk bitmemiş, son Osmanlı toprakları içindeki milyonlarca insan da bitmişti. Zira, 1. Dünya Savaşı insanlık tarihinde sivillerin en çok zarar gördüğü savaşların başında geliyordu. 19. yüzyılın son çeyreğinden 20. yüzyılın ilk çeyreğine dek Balkanlar’dan Kafkaslar’a çevremizdeki tüm coğrafyadan milyonlarca insan Anadolu’ya göç etti, Anadolu’dan geç etti. Bir başka deyimle imparatorluk küçülerek çökerken, Anadolu’nun nüfusu da hem kıyıma uğrayıp azaldı hem göçe uğrayıp çoğaldı.
                                                            ***
Bir başka yanıyla Mustafa Kemal’i doğuran, Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözünü hazırlayan 1. Dünya Savaşı bugün pek çok bakımdan güncelliğini koruyor.
Her şey bir yana iktidarda son 100 yılı kendi bakış açısıyla yeniden yazmak isteyen bir anlayış var. Başbakan Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde 26 Şubat-1 Mart 2013’te Yeni Şafak gazetesine verdiği seri röportajda şöyle demişti:
“Yüz yıllık parantezi kapatma zamanı geldi.”
Gelinen noktada, kuruluş temelleri ve işlevleri bu zaman diliminin hemen tümünü kapsayan anamuhalefet partisi CHP’nin ister istemez ayrı bir sorumluluğu oluştu. Yarın İstanbul’da, Beşiktaş Akatlar Uğur Mumcu Caddesi üzerindeki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde 100. Yılında
1. Dünya Savaşı Sempozyumu başlıyor. Açı-lış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapacağı bu sempozyumun konuşmacılarının tümü tarihçi, araştırmacı ve akademisyen.
2023’de dek her yıl önemli bir gelişmenin yüzüncü yılı...
Hapislik günlerinde, özellikle 2013 Balkan Savaşı ve Anadolu’ya büyük göçün 100. yılına ilişkin yayınları okurken, 20. yüzyılın belleğini aklın ve bilimin ışığında 21. yüzyıla taşımanın ne kadar önemli olduğunu düşünür, ne yapmalı diye hayıflanırdım.
Bugünü ve geleceği iyi anlamanın ve kurmanın başlıca yolu geçmişi iyi bilmekten geçiyor. Bu sözün çok şey ifade ettiği bir dönemden geçiyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları