Elçin Poyrazlar

Gençlik hapını yutar mıydınız?

20 Mayıs 2019 Pazartesi

Yaşadığımız çağın en mühim statü sembolü ne para, ne unvan ne de siyasi başarı. Gösteri ve görsellik çağında ancak genç olduğunuz ya da genç göründüğünüz kadar statünüz var.

Ekonomik değeriniz de yaşınızla sınırlı. Pek çok hükümet çalışma gücünü 65 yaşında emekliye ayırıyor. Fakat yaşlı olmayı kabul etmeyen, yerleşik önyargılara meydan okuyan kesimler giderek çoğalıyor.

Dünya nüfusu yaş alıp, gezegenin demografik yapısını farklı bir düzeye taşırken belki de yeniden sorulması gereken şu; yaşlı kime denir?

Uzmanlara göre insan ömrü her nesille uzadığı için 60 yaş artık yeni orta yaş. Giderek daha fazla kişi 50 yaşından sonra yeni bir kariyer ve işe atılırken beyin yaşı üniversitelileri kıskandıracak 70'li yaşlarında 'genç-yaşlılar' var.

Kısa süre önce Rus araştırmacılar genlerle etkileşen ilaçlar sayesinde 60 yıl içinde insanların 120 yaşına kadar sağlıklı biçimde yaşayabileceğini öne sürdü.

Bunu doğru kabul edersek gelecekteki orta yaş 85-90 civarında olmalı.

Uluslararası piyasa araştırma şirketleri 2023 yılının sonuna kadar dünyadaki estetik operasyonların yaklaşık 22 milyar dolara, küresel kozmetik ürün piyasasının değerinin ise 2024 yılına kadar 863 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor.

Diğer tarafta, insanlığın asırlar boyunca erişmeyi arzuladığı mitos tıp dünyasında masaya yatırılıyor; gençlik iksiri.

ABD ve Avrupa'nın önde gelen üniversitelerinden 16 uzman, bu yıl Boston merkezli Sağlık ve Ömür Araştırmaları Akademisi çatısı altında bir araya geldi.

'Yaşlılık tedavi edilebilir bir hastalık'

Bu ekibin tek bir hedefi var; yaşlanmayı durdurmak hatta geriye çevirmek.

Akademi'nin kurucularından Harvard Tıp Fakültesi Genetik Profesörü David Sinclair 'yaşlılığın' bir kez daha tanımlanması gerektiği kanısında.

Sinclair yaşlılığın dünya genelinde ve tıp çevresinde doğal ve kaçınılmaz bir süreç olarak görüldüğünü bu yüzden de engellenemediğini söylüyor. Sinclair gibi araştırmacılara göre yaşlılık aslında tedavi edilebilir bir hastalık.

"Eğer bir şey kaçınılmazsa onu tedavi etmeye çalışmazsınız. Bir zamanlar kanser de yaşlılık gibi hayatın doğal bir parçası olarak görülüyordu. 100 yıl önce doktorlar kanseri tedavi etmeye uğraşmadı çünkü ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. 1970'lerde kanser hücrelerinin hastalıkta etkili olduğu fark edilince yeni bir umut doğdu ve görüşler değişti" diyor Sinclair.

Bu alandaki en büyük ilerleme ise Dünya Sağlık Örgütü'nün geçen yıl uluslararası hastalıklar kod kitabına 'yaşlanmanın tedavi edilebilir bir sağlık durumu olduğunu' eklemesi.

Sinclair deneylerde maya, kurt, sinek gibi basit organizmaların ömürlerini uzattıklarını, fare ve maymun gibi hayvanlarda da aynı etkileri gördüklerini söylüyor.

Ona göre insanlarda kalp, şeker, kanser gibi hastalıklar için ayrı ayrı ilaç almak yerine hastalıkların tümünü yaşlanma süreci başlamadan engelleyecek bir hap bulunabilir.

"Bugün başımıza gelen çoğu hastalığın nedeninin aslında yaşlanmaktan kaynaklandığını inkar ediyoruz. Ben Alzheimer ya da kalp hastalığına yakalanan 10 yaşında çocuk pek görmedim. Yaşlanma kanser riskini bin kat artırıyor. Öyleyse hangisine odaklanmak gerekiyor?" diye soruyor Sinclair.

Ancak devletler ya da sağlık kuruluşları yaşlılığın doğal bir süreç olduğunu düşünüyor ve bu tür deneysel ilaçlara ruhsat ya da teşvik verilmesine şimdilik sıcak bakmıyor.

Talep çok güçlü; gençlik hapı, insanlık için yüzyılın değil binyılın en devrimci buluşu olabilir. Yaşsız bir neslin dünyada tetikleyeceği ekonomik, siyasi, teknolojik ve sosyal dönüşümleri tahmin etmek, yazık ki benim yaşımı aşıyor.

Cumhuriyet Pazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları