Balık Baştan Kokar! (1)

14 Kasım 2014 Cuma

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman kalbur zaman içinde dünyada korkunç bir tufanın belirtileri ortaya çıkmış!
Bu belirtileri algılayan Nuh adında bir insanoğlu, çocukları ile bir tekne yapmaya koyulmuş. Tekne bitince, her hayvan çeşidinden birer çifti alıp tufanın başlaması ile birlikte denize açılmış. Günlerce, kara parçasına ulaşmak için dalgaları aşmışlar. Hava biraz yatışınca, Nuh güvercinleri salmış. Güvercinler bir süre sonra gagalarında birer zeytin dalı ile tekneye dönmüşler.
Nuh ve ailesi, bu işaretle karaya yaklaştıklarını, selamete çıkacaklarını anlayıp rahatlamışlar. Bir süre sonra da kara görünmüş!
Yolunuz Diyarbakır’a düşerse, UNESCO’nun tarihsel miras listesine aday gösterilen, 5.5 km uzunluğunda, 3.5 m genişliğinde, yer yer 10 m yüksekliğe ulaşan sur duvarlarına yansıyan, yüzyılların barışın özlemini simgeleyen zeytinli güvercinleri görebilirsiniz.
Bu olgular İspanyol ressam Pablo Picasso’nun “zeytin dallı güvercin” çizgisi “barışın somut simgesi” olarak dünyada benimsendi.

***

Yine tarihe dönelim… Kıbrıs’ta ve Filistin’de kazılarda “neolitik (cilalı taş) dönemden” zeytin çekirdekleri bulundu. Sümerler “zeytin ağacını egzotik bir lüks” olarak tanımladılar. Tunç çağının Ugarit yazıtlarında “zeytinyağından vergi alındığı” belirtiliyor. Arkeologların, Antalya Kaş açıklarında, geç tunç çağına (İÖ 1300) ait buldukları batık teknede nar, incir ve bademle birlikte zeytin de vardı.
Güçlü Herkül’ün, Yunanistan’da olimpiyatlarda kazanan sporculara ödül olarak verilmesi için uzak ülkelerden “zeytin” getirdiği söylenir… Klasik dönem yazarlarından Columella, “Zeytin tüm ağaçların kraliçesidir…” diyor.
İzmir Urla’da Klazomenai kazılarında şu ana değin bilinen en eski zeytinyağı işliği (İÖ 6. yüzyıl) bulundu. Yeniden düzenlenip ziyarete açıldı. Denizli Hierapolis’te, İzmir Aliağa Kyme’de, Antakya’da, Mersin Kilikya bölgesinde çok çeşitli antik zeytinyağı işlikleri gün ışığına çıkarıldı. Mersin’de antik dünyanın zeytinciliğini irdeleyen bir uluslararası çalıştay 2008’de düzenlendi. Çalıştaya sunulan bildiriler kitaplaştı.
Fransız botanikçi Pierre-Joseph Pelletier’e göre yabani zeytin ağacının (delice) anayurdu Anadolu’dur. İsviçreli botanikçi Augustin Pyramus de Candolle, zeytinin kaynağının Küçük Asya olduğu, Anadolu’dan Suriye ve Yunanistan’a, dolayısıyla tüm Akdeniz kıyısına yayıldığını vurgulamıştı.

***

Bilim insanlarına göre zeytinde bitkisel protein, yağ, A, C, E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, kükürt, klor, magnezyum mineralleri bol olduğu için yaşlanmanın etkilerini azaltıyor.
Sindirim bozuklukları, safrakesesi hastalıkları, özellikle bağırsak kanseri, yüksek tansiyon, kolesterol, damar sertliği gibi kalp rahatsızlıklarında etkili olan zeytinden istenilen yararı alabilmek için acısını yemek, yağında ise “rafine” yerine “sızma” olanının tercih edilmesi öneriliyor.
Zeytin, yeterli ve dengeli beslenmede önemli bir yere sahiptir. Besleyici değerinin yüksekliği; lif içermesi, lezzetli olmasının yanı sıra vücut için zorunlu “aminoasitleri” içeriyor. Çocuklarda beyin ve kemik gelişimini hızlandırıp kireçlenmeyi önlemede önemli rol oynuyor.
Cansız saçları güçlendiriyor. Zeytinyağlı şampuanlar saç dökülmesini ve kepek oluşumunu engelliyor. Zeytinyağlı sıvı sabun, duş jelleri, katı sabun, bebek şampuanları cildi olumsuz dış etkenlere karşı koruyor. Ciltte yaşlanmayı geciktiriyor.

***

Zeytin ağacının yaprakları “her dem yeşil”dir. Yüzyıllarca yaşayabilen bir ağaçtır. Fide olarak uygun doğa ortamında dikildiğinde 6-7 yılda meyve verir. Halkımızdaki inanç “zeytin ağacı diken insan, aslında kendisini değil, torunlarını düşünüyor” biçimindedir.
Bazı yörelerimizde, örneğin Datça Yarımadası’nda, bir tarla satıldığında, üzerindeki zeytin ağaçlarının sahipliği yeni alıcıya geçmez. Çünkü Akdeniz’in siyah incisi zeytinler, torunlar için dikilmişlerdir.
Dünya zeytin üretici ülkeleri arasında; ağaç varlığı açısından Türkiye 4’üncü, alan açısından da 6’ıncı sırada yer alır. Zeytin üretiminde dünyada 2, zeytinyağında ise 4. sıradadır. Türkiye’de zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yoğunlaşır. Zeytin üretilen öteki 35 ilin dörtte birinde Türkiye ortalamasının altında verim alınıyor.

***

AKP döneminde yönetim ve gözü dönmüş işadamları “ağaçları” düşman yaptılar. İstanbul’da Gezi Parkı’na saldırıldı. Polis, direnen gençlere biber gazı sıktı. İstanbul’da Sarıyer Zekeriyaköy’de 1200 dairelik site yapımı için arazinin yüzde 61’ini kaplayan alandaki ağaçlar kesilecek. Bursa Mudanya’da konut sitesi dikme amacıyla 2 saat içinde yüzlerce zeytin ağacı söküldü.
Ankara’nın gözbebeği Atatürk Orman Çiftliği’nde binlerce ağaç kesilerek Sultan’a AK Saray yapıldı. Şimdi de yeni kesimlerle “başkanlık konutu” yapılacakmış! Ayrıca İstanbul’daki Vahdettin Sarayı da genişletilirken yüzlerce ağaç kurban edildi. Ne demişler, “balık baştan kokar!”
Soma’nın Yırca köyündeki zeytin ağacı kıyımını gelecek yazımızda irdeleyeceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları