Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Hudut'
Yine Aktütün Karakolu... Yine PKK baskını... Bu kez 15 şehit... 22 yaralı... 2 kayıp. Daha önce uğradığı iki baskınla birlikte bu karakolun verdiği şehit sayısı 43 olmuş.
Türkiye’nin çok büyük bir bölümü yasta.
Çok büyük bir bölümü diyorum, çünkü, küçük bir bölümü yasta değil. Birilerinin yasta olmadığı, hatta bu saldırı üzerine bayram ettiği artık iyi biliniyor.
***
Bir Güneydoğu gezisi sırasında, sınırdaki bir askeri birliğin duvarında şöyle bir yazı okumuştum: ‘Hudutta nöbet her askere nasip olmaz.’
Aktütün bir ‘hudut’ karakolu. Kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarda hudutta nöbet tutan bu karakolun askerleri elbette düşmanın ilk hedefi... O karakol orada olduğu sürece belli ki, daha çok saldırıya uğrayacak. Zaten, saldırıya uğramak, şehitler vermek ve saldırıları püskürtmek için orada. Aktütün Karakolu bir savunma karakolu. Son saldırıdan sonra verilen bilgiler de, Aktütün Karakolu’nun bu görevini şehitler pahasına başarıyla yerine getirdiğini gösteriyor.
***
Son saldırıdan sonra gazete ve televizyonlardaki haberler, yapılan yorumlar bir noktada birleşiyordu: ‘Bu hain bir terörist saldırıdır.’ Daha önceki saldırılardan sonra da hep aynı söz vardı: ‘Terörist saldırı.’
İşte yanlış burada.
Bu bir terörist saldırı değildir.
Bu başka bir saldırıdır. Bu, ‘hudut’ları hedef alan çok ciddi bir ‘taarruz’dur. Yıllar önce belirli merkezlerde planlanmış, örgütlenmiş ve giderek tırmandırılmış bir saldırıdır. Sınır ötesinden ağır silahların ateşlendiği, sınır karakollarının vurulduğu, ardından kara baskınının yapıldığı bir harekâtın neresi terörist saldırıdır? Üstelik kaçıncı karakol, üstelik kaçıncı kez...
Kuzey Irak’taki yönetimin ve ona arka çıkan büyük devletlerin silahlandırdığı, beslediği, koruyup kolladığı silahlı güçlerin, kalabalık birlikler halinde sınırı geçip yaptığı baskınların neresi terörist saldırıdır? Üstelik gece, üstelik gündüz...
Avrupa başkentlerinde sığınma, koruma, finansman sağlanan, Avrupa Birliği kurum ve kuruluşlarında temsil hakkı tanınan, neredeyse diplomatik statü verilen, hemen hemen bir devlet örgütü ‘şema’sına sahip, ülke içinde ve dışında siyasal olarak desteklenen bir yapılanmanın eylemlerinin neresi terörist saldırıdır?
Bu terörist saldırı falan değildir. Bu, uluslararası çapta bir büyük taarruzdur. Bu taarruzu durdurmanın yolu da, büyük devlet olmak ve uluslararası ağırlığını (varsa) ortaya koyup, sonuç almaktır. Bu da askerin değil, siyasal iktidarın görevidir. Bu yapılmadığı, yapılamadığı sürece, sadece askeri, vahşi dağlarda, vahşi bir taarruzun karşısına atmak, hudutta daha fazla şehit vermekle eşanlamlıdır.
Savunma demek, baştan şehit vermeyi göze almak demektir.
Karar ve sorumluluk yerlerinde olanların, Balkan savaşları tarihini okumalarında yarar var.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
- Erdoğan ıstakoz sevdalısı AKP'lileri unuttu
En Çok Okunan Haberler
- THY krizi büyüyor
- Vali koltuğuna oturan öğrencinin sözleri gündem oldu
- Erdoğan, Özgür Özel ile bir araya geldi!
- Oya Tekin’den Cumhurbaşkanı Başdanışmanına tepki
- Benjamin Brand kimdir? Benjamin Brand hangi okul mezunu?
- Emre Belözoğlu'ndan maç sonu tepki
- İsmailağa ikiye bölündü!
- Cumhurbaşkanı Başdanışmanından provokasyon!
- Bakanlık, Müge Anlı'daki yayını ihbar kabul etti
- 'Kanal İstanbul projesi' karara rağmen sürüyor