Vicdan nedir, vicdan?

27 Mayıs 2019 Pazartesi

Vicdan nedir? Bilirsiniz değil mi? Bilmelisiniz.
Kişiye doğru olanı yapma yükümlülüğü veren içsel güçtür “vicdan”.
Haysiyet nedir, haysiyet?
Şeref nedir, şeref. Elbette bilirsiniz. Ama bir şeyi daha bilmelisiniz. Hepimiz bilmeliyiz. Yaşam, işte bu değerlerin sınavıdır. Vicdan sınavını herkes kendi içinde verir.
Haysiyet sınavını yaşadığımız olaylarla veririz.
Şeref sınavı da, vermemiz şart olan bir sınavdır.
Bu sınavları veremeyen Japon “harakiri izni” ister.
Kendini temizlemek için şerefiyle ölme iznidir bu.
Başkalarının tanıklığı önündeki Japon, kendini bıçakla öldürür.
Bir İsveçli, görevinden istifa eder ve özür diler.
Bir köle şerefsiz yaşamaktansa ölümü seçmiştir.
Bir ortaçağ bilgini düşüncesini inkâr etmemek için yakılmayı göze almıştır.
Bertrand Russell, savaş karşıtı gösterilere katılıp tutuklanmıştır.
Jean-Paul Sartre yazdıklarından dolayı tutuklanmak istemiş, Başkan General De Gaulle, “Fransa tutuklanamaz” diye izin vermemiştir.
Tarihe geçmiş iki şerefli davranış.
“Cumhuriyet nedir” diye soranlara söyleyeceğimiz budur:
Cumhuriyet vicdandır, haysiyettir, şereftir.
19 Mayıs 1919, bu ülkenin haysiyetinin, şerefinin, vicdanının kurtuluşunun simgesidir.
100 yıl sonra yapılan müsamere elbette o kurtuluşu temsil etmedi.
Atatürk kimdir” sorusunun kısa yanıtı, “bu kurtuluşun kararlı iradesidir”.
Şimdi bu iradeyle geri alacağımız da.
Bu ülkenin vicdanıdır, haysiyetidir, şerefidir.

Artık kimseyi kandıramıyorsunuz...
Siz kimi kandırıyorsunuz?
Sayfalara yaydığınız laf ebelikleriyle suçunuz örtülüyor mu?
O yakalanmış çocukların utangaç gülmeleriyle süslediğiniz yalanlarınız sırıtmıyor mu?
Vicdanınız, hakkını yediğiniz insanların acılarıyla sızlamıyor mu?
Haysiyet gibi bir değeri neler uğruna arkanıza attınız?
Yalancılık gibi utanç verici bir yükü ne karşılığında taşıyorsunuz?
Makam, yetki, servet, şatafat bunların zerresine değer mi?
Bunlar için yaptığınız zulüm, size geri dönmeyecek mi?
Hapisteki insanlar,
Aç bıraktığınız binlerce aile,
Adaleti çiğnediğini bildiğiniz, elinizde silah olan hukuk,
Vicdanınızı hiç rahatsız etmiyor mu?
Bütün bunları bilerek yapıyorsunuz. Ne yaptığınızı çok iyi biliyorsunuz. Topluma saldığınız korku bütün bunlar için. Yaptığınız tehditler toplumu sindirmek için. Umutları yok etmeniz hep bu zulmü sürdürmek için.
Ama biz görüyoruz.
Biz biliyoruz. Biz sizin kimler olduğunuzu, neleri neden yaptığınızı görüyoruz.
Artık yandaşlarınız da görmezden gelemiyor. Artık yandaşlarınız da sessiz kalamıyor. Çünkü siz, vicdanları ortadan kaldırmaya kalktınız.
Çünkü siz, haysiyetten yoksun bir yola girdiniz.
Çünkü siz, insanları şeref mücadelesine zorladınız.

Bu bizim mücadelemizdir...
Biz bu mücadeleyi kabul ediyoruz. Biz vicdanları için, haysiyetleri için, şerefleri için yaşayan insanlarız. Biz, “ya istiklal ya ölüm” diyen Önderin insanlarıyız. Biz bu mücadeleyi kabul ediyoruz. Bu mücadele bu ülke sizden kurtuluncaya kadar devam edecektir.
23 Haziran seçimi bir belediye başkanlığı seçimi değildir.
Ekrem İmamoğlu bir bariyeri yıkmış, suyun doğal akışını sağlamıştır.
Bu seçim, bir partinin seçimi değildir.
Bu seçim, gasp edilmiş bir hakkın geri alınışı da değildir. Bu seçim, bir vicdan seçimidir. Bu seçim, bir haysiyet seçimidir. Bu seçim, bir şeref seçimidir.
Bu seçimi kaybetmeniz bir özür yerine geçer ama yaptıklarınızı bağışlatmaz.
Siz bu ülkenin tarihi önünde suçlusunuz.
Yalanlar söylediniz.
Sahtecilik yaptınız.
Yolsuzluklarınız ortaya çıktı ve çıkıyor. Hakkınız olmayan yerleri işgal ettiniz. Güzelim kentleri yağmaladınız.
İnsanların haklarını yediniz.
Suçlusunuz, suçunuzu biliyorsunuz, onun için zorbalığa başvuruyorsunuz.
Ama artık faydası yok.
Vicdanlar sizi mahkûm ediyor.
Haysiyet sizi mahkûm ediyor.
Şeref sizi mahkûm ediyor.
Siz kendi cezanızı kendiniz verdiniz.
Biz ülkemizi geri alıyoruz.
Gerçekleşen budur...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları