Adnan Dinçer

Acı pirinç!

29 Mayıs 2019 Çarşamba

Küçüklüğümde seyrettiğim bir filmin adıydı. Pirinç tarlalarında çalışan emekçi kişilerin ekmek kavgasına karışan dramatik bir aşk öyküsü. Başrollerde o dönemin ünlüleri Silvana Mangano ve Vittorio Gassman oynamıştı. Başarıya giden yolun engelleri, engel olanlarını ve sonuçta birbirini seven ama sonunda ölüm pahasına kavuşan, ezilen toplumun büyük güzelliğini anlatan bir film. Neden bu örnek? Futbol dünyamız samimi ve adil değil. Bunu gördüm yaşadım ve hâlâ yaşatıyorlar. Ayak oyunlarını aşan kurgular, sahada masum ter dökenlerin amaçlarına ve hedeflerine karşı haksızlıkları örten bir nevi senaryoların yansıması. Sahada kalanlardan daha çok Atatürk’ün işaret ettiği “Zeki, çevik ve ahlaklı” olma hedefinden uzak. Bu sadece bizim için mi böyle? Hayır. Dünya artık bu alanın endüstri yanını, açıkçası parasal tarafını milyon dolarlarla yönetiyor! İşin içinde herkes var. En masumu belki de ter akıtıp amatör ruhla oynayan adaylar. Ama bizim tepkimiz sürekli onlara karşı. Algı etkisinin her an ve her dakika değiştiği, özellikle çıkara bağlı yanı güçlü olanın elinde kalan yaptırımın köleleri, figüranları var. Bu sosyolojik ortamda kendini akıl yerine çıkara teslim eden, başarı veya başarısızlığın kriterini zorlayanlar, kimilerinin yok olmasına acımasızca neden oluyorlar. Kimileri de “prens” oluyor.
Elde edilen sadece başarı gibi düşünülen şampiyonluk! Ol da nasıl olursan ol. Ya da birileri biraz yol verecek, inişler çıkışlar gösterecekler nasılsa.
Şaşırdığımız gerçek, elde kalmayan bir avuç pirinç. Sözüm ona FIFA’lar, UEFA’lar Hukuk Kurulları ve CAS’lar var. Ama nereye baksan kimi balıklar kimilerini yutuyor. Çünkü finans yetmiyor.
Son yıllarda futbolcularına para ödeyemeyen veya bu anlamda gecikmeler yapan kulüplerin puan kayıpları var. Ligin kesin puan farkıyla önde giden takımı son 4-5 haftada öyle puanlar kaybetti ki, diğerleri ve geçen yılın şampiyonu ile birlikte rotanın makaslarını değiştirdiler. Bu anlamda puan yitirenler, canları küme düşünce yananların, iş bittikten sonra haykırışlarını izliyoruz bugünlerde. Arkadaş, ben iş bittikten sonra konuşmanı önemsemiyorum. Nasrettin Hoca’nın testi kırılmadan kızını suya gönderirken attığı tokat örneğinden yola çıkmanı beklerim!
Şenol Güneş Ulusal Takımımızın başına geçerken kendi takımında görev vermediği kaptan Oğuzhan’ı alırken nasıl düşünüyorsa (!) Abdullah Avcı da son haftalarda kaybedilen seri puanların ve kötü futbolun nedenini bilimsel olarak izah etmelidir.
Garip olan ama yaşanan en canlı ve etkileyici örnek kümede kalanlar ile düşenlerin gözyaşlarıyla birbirlerine sallayan hatta daha da ileri gidip küfürle konuşanların sosyal medyaya kadar inen kötü izdüşümleridir! Mahrem ve gizemli bir başarı ile takdir edilen liderler kalmadı gibi. Doğru yanlış herkes acımasızca vuruyor veya yüceltiyor. Yılın olayı seyircinin teknik adam değiştirme baskısına boyun eğen veya istenmeyen kişilerin zorla işbaşına getirilme çekişmesidir. Kulüp taraftarlığı profili bizde neden değişti ve bazı yönetimler neden boyun eğdi? Bu, acı pirinç kadar dramatiktir. Şimdi size bir başka gerçeği de işin içinde görmeniz için hatırlatmak istiyorum. Hakemlerin VAR’a sığınarak oyunu bölme, karar verme ve yönetme sanatının kötü örneğini veren futbolumuz, tıpkı yabancı hayranlığının kulüpleri istila etme gerçeğine dönecek kadar bizleri tribüne kilitleme engelidir. Tamam, biliyoruz. Futbol yalnız futbol değildir! Ama filmin sonu bize dayanıyor. Yok edilen umut ve akıtılan terlerin değeri azalınca kazanılanlar da tartışılır. Biz oralara gelmedik. Çünkü futbol; âşık da olsak tamamen bizim olmadı hâlâ.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nihayet 20 Nisan 2024
Beşiktaş’a benzemek! 14 Nisan 2024
Bilen yönetsin! 13 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları