Gülengül Altınsay

Tarihi veda

30 Mayıs 2019 Perşembe

Bir dönem de bitti. Beşiktaş’ta Şenol Güneş’li dört yılın sonundayız. Maçlık hoca atandığı ülkemizde Gordon Milne’den sonra en uzun süre görev yapan teknik direktör oldu Güneş. Feda yılında başlayan olumlu birkaç adım ardından Şenol Güneş’in kafasındakileri sahaya yansıtabildiği iki başarılı yıl. İçeride ve dışarıda güzel futbol ve alınan başarılı sonuçlar. Onunla özdeşleşen “Güneşli günler göreceğiz” şarkısı ve maviliklere sürülen motorlar…
Ama şampiyonlukların ardından hayal kırıklığıyla biten son iki yıl. Ne oynadığı belli olmayan yamalı bohçaya dönmüş bir takım. Ve buna bağlı olarak birçok parçaya bölünmüş taraftar grubu. Bir yanda internetten ahkâm kesenler, diğer yanda tepkisini kime yönelteceğini bilemeyip oraya buraya saldıranlar.

Şaşkınlık ve yorgunluk
Ve sonuçta büyük bir bilinmezlik içinde Beşiktaş. Biliyorsunuz futbol öyle bir şey ki “Ben anlamıyorum” diyeni yok. Hele bir de kulüp yöneticisi iseniz böyle bir olasılık hiç yok. Herkes ama herkes transfer tavsiyeleri yapabiliyor mesela. Oysa ki önemli olan bol bol transfer yapıp kadroyu şişirmek değil, birbiriyle uyumlu ve geleceği olan bir takım oluşturabilmek. Oysa ki bizdeki transferler, yapmış olmak için gibi gözüküyor.
Beşiktaş’ın sağ beki Gökhan Gönül. Oranın en iyisi. Ama yaşı var. İyi bir yedeğinin olması gerekiyor fakat hâlâ yok. Adriano da öyle. Onun da yedeği yok. Atiba ve Oğuzhan’ın da alternatifi yok. Üstelik takımın en önemli bölgesinde. İki yıl üst üste şampiyonluğun da ardından gelen iki başarısız sezonun da asıl nedeni bu iki oyuncu iken. Özetle yanlış transferler, yanlış yönlendirmeler takımı adeta bitirdi ve son iki sezon rakiplerinin onca sorununa rağmen başarısız oldu Beşiktaş.
Tabii burada yanlış hakem kararları, yanlış VAR kararları, en çok kim ağlarsa, ya da tehdit ederse onlara verilen ayrıcalıkların ligde sıralamaları çok etkilediği gerçeğini de unutmuş değilim. Özellikle bu sezon içimize hiç sinmeyen, hakemlerin sonuçları belirlediği maçlar izledik. Herkesin gözü önünde.

Eldekine göre oyun
Her şeye rağmen Beşiktaş elindeki kadroyu daha iyi kullanabilir mesela Quaresma’sız Lens’siz bir kurulumla daha iyi bir sonuçlar alabilirdi. Nitekim 2. yarı Burak Yılmaz’ın katılımı ve Quaresma’nın sakatlığı döneminde Beşiktaş aldığı galibiyetlerle Şşampiyonluk potasına girmişti. Taa ki Bülent Yıldırım’ın yönettiği, Galatasaray maçına kadar. Şenol Hoca da sağ olsun öyle bir kadro ve futbol anlayışıyla çıktı ki sahaya rakibinin işini kolaylaştırdı.
Yine de Beşiktaş taraftarı Şenol Güneş’i 4 yıllık süreçte çok sevdi çok benimsedi. Bu sezonun son haftalarına kadar da tek sarıldığı, güvendiği kişi o oldu. Güneş de belki başka çare olmadığı için yönetimin transfer hovardalıklarına ses çıkarmadı, bilemiyoruz.
Yine de son iki sezonun hayal kırıklıklarına rağmen hocalarına güzel veda etmeleri Beşiktaş taraftarının bir artısı olarak kalacak hep. Ve ‘futbol güzellikleri tarihi’nde yerini alacak. Şenol Güneş’in Beşiktaş tarihine bıraktığı güzel ve unutulmaz izleri tamamlayacak.
Peki bundan sonrası?

Yeni bir yol
Bence asıl zorluk yönetimle hoca arasında kurulacak ilişkilerde. Artık takım inşa etme yetkisini tümüyle işi bilen bir kadroya bırakmak zorundalar. Yoksa ben bu futbolcuyu istiyorum, öbürünü istemiyorum, yok şunun menajerine sözümüz var, diğerini taraftar seviyor gibi şeyler olursa sonuçların ne olacağı şimdiden belli. Oysa ki Beşiktaş bir futbol takımı, menajerlik şirketi değil. Yani top Beşiktaş Yönetimi’nde…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Semih vakası 28 Mart 2024
Yeniden nefret 22 Mart 2024
Suç getirende? 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları