AKP’nin CHP İcraatı!

17 Kasım 2014 Pazartesi

AKP iktidarı iki dayanakla ayakta duruyor. Birincisi, yaptığı her şeyi ama her şeyi reform olarak göstermek. İkincisi, kendisine karşı seçenek çıkmaması için her şeyi yapmak.


Birinci şık bir ölçüde demokrasi sınırları içinde değerlendirilebilir. Medyanın büyük bir dilimini partisine ait bir organ gibi kullanarak sahte bir şekilde işler iyiye gidiyor, sürekli reformlar yapılıyor algısı yerleştiriliyor. Son 5 yılda 5 kez değişmiş, her seferinde büyük bir yenilik gibi sunulmuş yasalar var.


Sistemli bir borçlandırmayla halka yapılan, “bakın biz gidersek bu borçları ödeyemez hale gelirsiniz, batarsınız, ona göre” şantajı da bunun tuzu biberi oluyor. Örneğin bugünlerde kırsal kesimde çiftçilere yönelik böyle bir seçim çalışması var.
İkinci şık ise tamamen demokrasi sınırlarının dışında, üstelik giderek daha vahşi yöntemlerle ilerliyor. Siyasi yelpazede AKP’nin karşısında iktidar seçeneği olarak duran başlıca parti olan CHP’ye yönelik her türlü plan titizlikle uygulamaya konuyor.

***

Normal bir ülkenin siyasal gündemini iktidarın icraatı oluşturur. İktidar yaptıklarını anlatır, muhalefet buna karşı eleştirisini getirir, önerilerini sunar. Türkiye’de ise iktidarın yaptıkları üzerinden muhalefet eleştiriliyor.
Verebileceğimiz onlarca örnekten biri açılım süreci...
Görünen o ki, AKP iktidarı önümüzdeki seçimlere kadar bir plan yaptı. 2015 Haziranı’na dek, kamuoyu oyalanacak, her seferinde olduğu gibi çözümün çok çok yakında olduğu propagandası yapılacak. “Kan dökülmemesinin kıymetini bilin” denecek. Hatta, “Biz gidersek kan gelir. Güneş hemen seçimin ardında, bu gidişi bozmayın” denecek.
Seçimden sonrası Allah kerim...

Bu süreç böyle giderken gündemin hemen yanına şu sorunun konduğunu görüyoruz:


CHP bu sürece ne diyor?
Aklı başında kimse, kan dökülmesini isteriz demez. CHP de kanın durmasını olumlarken “açılımın içini bilmiyoruz ki, yaklaşımımızı ortaya koyalım” deyince karşı propaganda başlıyor:
“CHP’nin belirsiz tutumu barışı engelliyor...”
Oysa tutumu asıl belirsiz olan iktidar. Öyle ki, HDP’liler bile kamuoyu önünde, “açılımın yol haritasını bilmiyor, ucundan azıcık gördük, o kadar” diyorlar.
Sözün kısası açılım planı var mı yok mu belli değil.

 

Bu gidiş CHP’yi yıpratmaya yetmeyince ortaya tarihten sorular atıyorlar, gülleye çeviriyorlar ve CHP’nin içine fırlatıyorlar. Bunun son örneği Dersim tartışmaları. Başbakan’ın Dersim’le Kerbela’yı iç içe koyması, uzaydaki Mars’la tavladaki marsın aynı şey olduğunu iddia etmek gibi bir şey. Zaten stratejik derinlik de böyle bir şey...
AKP’nin gündem tuzağına düşenler ya da bu planın parçası olanlar da yukarıda vurguladığımız gibi iktidar icraatını konu almak yerine CHP’nin içinde top gezdiriyorlar.


Kaçak sarayın kaça mal olduğu, ne kadar gerektiği, kaç ağacın kesildiği gündemden düşecek; CHP’den kaç parti çıkartılır, o konacak.
AKP’nin 12 yılda Türkiye’nin borçlarını ona katladığı gündemden düşecek; CHP’nin tarihin neresine nasıl baktığı konacak.
Dış politikada düştüğümüz içler acısı durum gündemden düşecek; CHP’nin iç barışa verdiği-vermediği destek masaya yatırılacak.
Kasım ayının özeti budur...
Hükümetin bu oyunlarını görüp parçası olana, yazık.
Görmeyip parçası olana, çok yazık...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları