‘Güzelim Dünya Elveda ve Merhaba Kâinat’

02 Haziran 2019 Pazar

Gazeteciye kelepçe taktır; fotoğrafını dağıt, sonra çok ayıp oldu diye çok üzül...
Kadın avukatın etek boyuna kafayı tak, sonra derhal gereği yapılacak de...
Gazeteciyi, avukatı, öğretmeni, öğrenciyi sille tokat dövdür, sonra yanlışlık oldu de, sorumlulara ceza kesme...
İşkenceye sıfır tolerans de; hapishanelerde fiziksel ve insan onuruna yönelik işkencenin sonu gelmesin!
Kov, görevden aldırt, sürgün et, başka yere gitmesin diye, altına koltuk ver... Vah vah yine aldatılmışlar!
17 yıldır, onuncu sınıf taşra sirkine dönüştürdüğün yargı mekanizmasını düzeltme niyetine tam da İstanbul seçimi öncesi “Yargı Reformu”ndan söz et!
Ha ha ha!!! Buna kargalar da güler... Siz en iyisi yandaş televizyonlarınızda bu kez penguen değilse de, karga belgeseli gösterin... Biz de işimize bakalım!

***

Nâzım Hikmet “Güzelim Dünya Elveda ve Merhaba Kâinat” dediğinde, tarih 3 Haziran 1963’tü. O sonsuzluğa yürüdüğünde ben lise öğrencisiydim...
Onunla hiç karşılaşmadım. Ama dünyanın her yerinde hep ona sarıldım.
Yeryüzündeki tüm haksızlıklara onunla direndim. Onunla âşık oldum. Dünyanın ve insanın harikuladeliğine onunla inandım.
Sevgili okurlar, siz bu yazıyı okuduğunuzda ben Moskova’da Nâzım Hikmet’i anma törenlerinde olacağım. Hem bu akşam sahnede, hem yarın sabah mezarı başında ona dair bir şeyler anlatacağım...

O bir bütündür
En başta onun bütünselliğini anlatacağım: İnançları, düşüncesi, yaşamı, eylemleri, aşkları ve eseri bir bütündür. Politik inançlarıyla, sanatsal yaratıcılığıyla ve cesaret örneği diye nitelediğim yaşamıyla o bir bütündür.
Ulusal kimliğine tutkun, yurtsever şairle, yaşamını enternasyonalizme adamış, dönemin tarihsel determinizmine meydan okuyan, ideal bir gelecek umuduna hep bağlı kalan, asla ödün vermeyen şair bir bütündür.
“ROMANTİK KOMÜNİSTTİR” diyeceğim. Sömürüsüz, baskısız, adil, eşitlikçi, özgürlükçü, daha güzel, daha iyi, daha doğru bir dünya özlemiyle doludur. İdeal bir gelecek inancından hiç vazgeçmez. Onun şiiri, yaşamın her alanını kapsar. Ama en çok “öteki” dediklerimizi kapsar. Ezileni, haksızlığa uğrayanı, susturulanı, görmezden gelineni, sesini duyuramayanları, suskunluğa, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edileni kapsar...
Yeryüzünü kucaklarken emperyalizme, faşizme, sömürüye, baskıya, haksızlığa, eşitsizliğe başkaldırır.
“YARATICIDIR” diyeceğim... Kendinden önceki Türk ve dünya şiirini çok iyi biliyor; yeni şeyler söylemek için, yeni formlar gerektiğine inanıyordu. Şiirimizin hem içeriğini, hem biçimini değiştirecekti.
“EVRENSELDİR” diyeceğim. O, hapishanede dört duvar arasından, yeryüzüne uzanır, evrene açılır. Yerelin derinliklerinden evrensele ulaşırken, şiiri, 20. yüzyıl dünya siyaset tarihinin bir mikro-kozmosunu oluşturur.
“DİRENİŞÇİDİR-CESURDUR” diyeceğim... Ne baskı, ne hapis, ne sürgün, ne de ölüm tehditleri, direncini yenemedi, tam tersine özgürlük ve direniş ruhunu tutuşturdu.
Onun cesareti, insan onurunun, insan olmanın onurunun hizmetindeydi.
“ÂŞIKTIR” diyeceğim: Yaptığı her işe aşkla sarıldı. Aşkla yaşadı, aşkla yazdı... Bir kadına âşık olmakla, insanlığa âşık olmak, ideallerine âşık olmak arasında ayırım yapmadı. “Bir kadını sever gibi kâinatı sevmeye koyuldum” diyordu.

Türkçem yaşadıkça
Hapsetmek, tutsak etmek, öldürmeye kalkmak, vatandaşlıktan atmak, yasaklamak, unutturmaya çalışmak... Gördünüz işte hiçbiri “tutmadı”.
Zaten kendi de söylemişti. Piraye’ye mektubunda yazmıştı: “Ben kendimin, her namuslu insan gibi yurtsever ve halkını sever olduğunu bildikten, bu hususta vicdanım rahatken, birkaç münferit yalan kusmuş, umurumda değil. 20 sene sonra, 50 sene sonra, birçoğunun adını bile unutacak Türk milleti...
Halbuki bu millet var oldukça, yeryüzünde Türkçem konuşuldukça, ben bu dilin ve bu halkın en namuslu şiirlerini yazmış insan olarak yaşayacağım. Sen üzülme.” Aynen dediği gibi oldu.
Bugün Nâzım Hikmet ,Türkçemin ve halkımın en namuslu şiirlerini yazmış insan olarak yaşamaya devam ediyor hâlâ!

***

Hapisteki Sevgili Arkadaşlarım, Moskova’da sizi düşünüyorum: İçimden şöyle bir düşünce geçiyor: Başkan Putin’e rastlasam... Bir telefon ettirsem... Acaba, sizden bir kaçınızın salıverilmesi için ricada bulunsa, işe yarar mı... Yani Trump ya da Merkel kadar hatırı olmaz mı???
Hepinize iyi pazarlar ve şeker gibi bayramlar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları