Adnan Dinçer

Bayram!

05 Haziran 2019 Çarşamba

Benim için bayram önemlidir. Çocukluk günlerimizde ailelerimiz bizler için ekonomik güçleri oranında yastığımızın altına oyuncak, şeker ve kitapçık koyarlardı. Heyecan yaşardık bayram sabahları. Camiden gelen babamı bekler ve yaşanılan Ramazan Ayı’ndan sonra güzel kahvaltı yapardık. Sonra el öpmeye giderdik büyüklerimize. Ben şahsen el öperek harçlık almayı hiç sevmezdim. Bir defasında “çocukluğumda” bir büyüğüm benim bayram umutlarımı yıktı. Evine el öpmeye gittiğimde eskiden “yüklük” denilen dolaplardan birisine saklandığını ve kardeşimle bizi atlatmak istediğini gördüm, sonra bu kutlamalara giderken hep aklıma bu dramatik sahne geldi! Herkes için bayram benim için bazen kötü bir nostalji olur! Ben binlerce insana hitap eden samimi kişi ve eğitici olarak aklımda olmayan ama çok sevdiğim futbola zorunlu, sağlığımı kazanmak için girdim. Romanlık bir yaşamım var! Bu, öylesine bir sevgi ve kararlılık oldu benim için. Karşımdaki mutlu olsun diye bazen aptalı da oynadım ve oynarım. Çünkü öyle mutlu oluyor insanoğlu!

Kıskançlık ve ego
Toplumumuzun temel sorunu kıskançlık ve ego yarışı! Bu komplekslerden kurtulmak için iyi eğitim vermek ve sabırlı olmak lazım. Sadece örf, âdet, uhrevi yaptırımlar yetmiyor. Çağın gereği gelişmeler karşısında geçmişin örnekleri hafif kalabiliyor! Örneğin; ben bayramı el öpmek ve saygı zevki ile yaşamak isteyen çocukken karşıma dolaba saklanan yakınım çıkınca olgun davranan oldum ama bir daha böyle bir sahne görmemek için fren yaptım. Olası ihtimal olarak da hazırlıklı oldum, sabırla! Bayramda bizim en önemli eğlencemiz 25 kuruşa bindiğimiz kayık salıncaklardı. Kader orada da yakamı bırakmadı. Bir bayram günü, 10 yaşımdayken, sallanırken salıncak içinde bizlerle birlikte bağlanan menteşelerden kopup, uçarak geçirdiğimiz kazadan tesadüfen kurtulurken bir daha onun da yasağına kurban edildim. Daha sonra kader dediğim çeşitli engeller, başarılı olduğum konuda yer aldı yaşamımda. Babacığımın top oynama yasaklarını (!) delerken, yazma başarıma müdahale eden ve yıllar sonra yazılarımı zevkle okuduğunu söyleyen edebiyat hocam, şampiyon yaptığım kulüplerden gönderilirken toplumu etkileyen söylemlerimden sıkıntı yaşayan ve taraftarın çok sevdiği için gölgemde kaldığını belirtip adeta kıskanan, “Daha sonra yine getireceğiz seni, askere gönderiyoruz” diye uğurlayan yönetimlerim oldu! Hatta ikinci yıl gitmemem için erken kontrat imzalayıp paramı torbada veren ama bir saat sonra geri çağırıp imzayı bozan kulüp başkanlarım oldu!

Arkamdan söylenenler...
Aldığım parayı iade ettiğime şaşan birçok kulüp oldu! Hatta kendisini omuzlarda taşıma saygımı dahi kıskanan ve takdir edilecek kadar sahiplendiğim birkaç kişinin arkamdan söylediklerini öğrenmek beni hep üzdü! Benim finallerim, sürekli kazandığım karşılaşma ve Ulusal Takım’a gönderip merasim yaptığım öğrencilerim oldu. Bu uğurda çok çek yırttım ve iade ettiğim alın terlerim oldu! Özellikle hiç gol yemeyen Ulusal Genç’te başlayıp A Milli Takım’a getirildikten sonra iki gün içinde yıkılan federasyondan gönderilme bayramı (!) da yaşadım. Özellikle ölümcül operasyon sonrası hastaneden gelip, benden puan isteyen kulüp başkanına tepki gösterip iki kişinin kolunda maça gidip futbolcularıma namusları ile oynama isteğimin bir bayram günü olması kader çizgim olsa gerek! Bayramlar, bayramımız olsun diye fedakârlıkla geçmişse ben önemli değilim. Sonuçta ne yapsak bu dünyada bize verilenleri ödeme gücümüz ve zamanınız yetersizdir! Futbolu toplumsal gören ve ülkemin insanına izleme, mutlu olma şansı için her şeyimi feda ettiğim ve son ana kadar da feda edeceğim anlamlı bayramlarda hepinize tekrarı olan futbol güzellikleri dolu günler dilerim!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beşiktaş’a benzemek! 14 Nisan 2024
Bilen yönetsin! 13 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları