Mezarsaray!

18 Kasım 2014 Salı

İnsan dünyayı zapteder, hırsını zaptedemez. Hırs öyle bir şeydir ki teslim olduğunuz an, akıl ikinci planda kalır.
Bunun en somut örnekleri doğal olarak, elinde güç bulunduran kişilerin bu gücü kullanma hırsında görülür. Tarih, iktidar gücünü hazmedemeyip, her fırsatta en büyük olduğunu kanıtlamaya çalışan diktatörlerle doludur. Onlar ki, sağlıklarında dünyanın en büyüğü olduklarını kanıtlamak için en büyük saraylar, en büyük tahtlar, en büyük salonlar yaptırmışlardır ama bu büyüklükle ters orantılı bir sonla karşı karşıya kalmışlardır.
Hoştur söylemesi, 80 ülke dolaştım. Bu ülkelerde akla gelebilecek her şeyle karşılaştığım gibi, tabii ki güç gösterisinde sınır tanımayanların miraslarını da gördüm.
Unutamadıklarımın başında Filipinler geliyor. 1980’li yıllarda bu ülkenin Devlet Başkanı Ferdinand Marcos’un unvanlarından biri şuydu:
Dünyanın en hırsız devlet başkanı.
Adını İspanyol Kralı 11. Filip’ten alan bu adalar ülkesinde Marcos’un pek çok sarayı vardı. Kuzeydeki Baguio kentinde özel olarak yazlık saray yaptırmıştı. Bir günümü hem ülkenin yağmur ormanlarıyla dolu kuzeyini görmeye hem de yazlık sarayı ziyaret etmeye ayırdım. Yol üzerinde Agoo bölgesinde arada kayalarla örülü yeşilin her tonunun gün ışığıyla sarmaş dolaş olduğu dağlık alandan geçerken rehber söze girdi, “bu dağ Marcos’a aittir. Çok güzel göründüğü için üstüne geçirmişti, sadece dağı seyretmek için de üç katlı bir saray yaptırmıştı” dedi.
Marcos’un eşi İmelda’nın da 3 bin çift ayakkabısının olduğunu tamamlayıcı bilgi olarak verdiler.

***

Filipinler’de fakirlik öyle boyutlardaydı ki başkent Manila’nın ortasındaki parkların her birinde birkaç yüz kişi geceliyordu. İnsanların giyim kuşamına bakıp “bir şort bir fanila, işte size Manila” diye takılmıştım.
Romanya’nın başkenti Bükreş’te de seyirlik yerlerin başında bir zamanların tartışılmaz Devlet Başkanı Çavuşesku’nun sarayı gelir. İktidardan düşmeden birkaç ay önce 5 bin delegenin tümünün oyunu aldıktan sonra 10 dakika ayakta alkışlanan Çavuşesku’nun sarayında 3 bin oda olduğunu söylemişlerdi. Bir günde gezmek olanaksız, saymak zaten olanaksız; bu kadar oda olmasa bile halkın algısı oydu.
İspanya’nın diktatörü Franco ise saraylarla yetinmedi, kendisine saraylardan daha büyük bir mezar yaptırdı. İç savaşta esir aldığı cumhuriyetçileri mezarsarayın yapımında kullandı. Başkent Madrid’in 55 kilometre güneybatısındaki Cuelgamuras’taki mezarsaray 150 metre yüksekliğindeki bir kayanın içine oyulmuş, kayanın etrafı da mimari olarak donatılmıştı. Kilometrelerce öteden fark ediliyordu. 1300 hektarlık bir alanı kaplayan mezarsarayın yapımına 1940’ta başlanmış, 1959’da açılışı yapılmış.
Açılışı kim yapmış dersiniz?
Franco!

***

Dünya gezilerimi topladığım kitaplara şöyle bir göz attım, en az 8-10 saray öyküsü buldum. Üçünü paylaştım... Bu gidişle ötekileri de zaman içinde paylaşmak gerekecek.
Dağları üstüne geçiren Marcos’tan mezarını saraylardan daha ihtişamlı yaptıran Franco’ya, gelmiş geçmiş tüm diktatörlerin büyüklüğü, geride bıraktıkları saraylar kadar değil, halkın gönlünde edindikleri yer kadardır...
Halkın gönlü çok geniştir ama, kaçak bir bölümü yoktur!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları