Yeni bir oyun kuruldu!

12 Haziran 2019 Çarşamba

İstanbul seçimi için son düzlüğe girildi. Yarışın bir tarafında Ekrem İmamoğlu var. Öbür tarafı değişik; oynar başlıklı... İmamoğlu, dün projelerini aktardığı sunumda olduğu gibi yarışın başında ne düşünüyorsa ona vurgu yapıyor. Oturttuğu sağlam dil, yüksek enerji, inandırıcı samimiyetle yürüyor. Kamuoyu ile paylaştığı projeler, sosyal devlet ilkesinin temellerini oluşturan, son derece insani ve karşılığı olan adımlar.
İstanbul, İmamoğlu’nda yeni bir gelecek yakaladı. Doğrusu bu sadece İstanbul değil, tüm Türkiye için geçerli.
Peşrevi burada noktalayalım; sıcak duruma gelelim. 31 Mart öncesi İmamoğlu’nu küçümseyen, onunla birlikte televizyona çıkmayı gereksiz bulup, “kendisine prim vermeyelim” diyen Binali Yıldırım, programı kimin sunacağına kafa yoracak kadar istekli bir rolü ezberlemeye çalışıyor.
Neden?
Öyle anlaşıyor ki; son düzlükte yeni bir oyun kuruldu. AKP, 31 Mart’tan, hatta bayram öncesinden de farklı bir yol haritası çizmiş görünüyor.

***

Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatıyla seçimlere girip İstanbul’u kazanmak, Cumhurbaşkanı sıfatıyla devletin tüm olanaklarını kullanmak üzerine bir plan yaptı.
31 Mart öncesi son İstanbul mitingleri zincirinde, kenti kendisinin yöneteceğini, seçilecek belediye başkanlarının da özel temsilcisi olarak görev yapacağını, uygun cümlelerle dile getirdi.
Bu durumu tamamen kabullenen Yıldırım, Yenikapı mitinginde kısa bir konuşma yapıp sözü şöyle bağladı:
“İstanbul’a ilişkin projeleri Cumhurbaşkanımız açıklayacak!”
Yıldırım’ın 16 Haziran Pazar günü İmamoğlu ile canlı yayına çıkartılması, oyunun yenilendiğini gösteriyor. Olasılıklardan biri şu:
Erdoğan, 31 Mart yenilgisinin tekrarlanması halinde zor duruma düşmek istemiyor. İmamoğlu’nun rakibinin Yıldırım olduğu algısını yerleştirerek kendisini kenara çekiyor. İmamoğlu kazandığında diyecek ki:
“Ben Cumhurbaşkanıyım. İki aday yarıştı, kim kazanırsa kazansın, zaten onun üstünde ben varım...”

***

Yukarıdaki olasılığı tek doğru kabul etmek masumane ve safça olur. İmamoğlu’nun, Karadeniz gezisini bir başka açıdan analiz edelim; İmamoğlu Ordu’dayken Numan Kurtulmuş da Ordu’daydı, valiyle beraberdi! İmamoğlu, Trabzon’dayken Süleyman Soylu da Trabzon’daydı. Ola ki Trabzonspor bayramlaşmasına İmamoğlu da katılır diye bayramlaşmayı erteletti, ertesi gün damat sökün etti. İmamoğlu, Giresun’dayken Nurettin Canikli de Giresun’daydı. Sahaya Topal Osman’ı sürdü.
İmamoğlu dedi ki:
“Vali bize tuzak kurdu.”
Bu tabloya bakıp soralım:
Tuzağı kuran görünüyor da arkasında kim var?
Bütün bunları kenara koyalım, canlı yayına gelelim...
1- Uğur Dündar’ın kaygılarını ciddiye almak gerekiyor.
2- Bize canlı yayın protokolünde boşluklar var gibi geldi. Bir televizyon bunu üstlense sorun yok, ama yayın Lütfi Kırdar’dan çıktıktan sonra canlı olarak kim nasıl kullanacak? Bu yanını kurala bağlamak gerekiyor.
3- İktidar gücünün her şeye kadir olduğunu unutmamak gerekiyor.
4- Toplumda kabul gören ve başarıya yürüyen kişilere kurulan tuzaklar geri teper. Bu bağlamda İmamoğlu’nun canlı yayından başarılı çıkacağına inanıyoruz. Ancak 17 yıldır pek çok “seçim oyununun” ülkeyi buralara kadar getirdiğini akılda tutmak gerekiyor.
5- AKP’nin Türkiye’ye, İstanbul’a verebileceği bir şey kalmadı. Karşı karşıya geldiklerinde İmamoğlu’nun Yıldırım’dan daha yüksek performans sergileyeceğini biliyorlar. Tek ama tek hedefin İmamoğlu’nu yıpratmak olduğunu herkesin görmesi ve ona göre hareket etmesi gerekiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları