Neyi oylayacağız?

21 Haziran 2019 Cuma

23 Haziran oylamasına topu topu iki gün kaldı.
23 Haziran’da yapılacak olan, resmen yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı belirleyecek, olağanüstü bir seçim olsa da oylamanın, anlamı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı aşıyor.
Aslında, pazar günü yapılacak olan oylama, İstanbul seçmeninin kendi iradesinin gaspına karşı koyabilip koyamayacağını gösterecek.
Görüldüğü gibi, seçim süreci, bütün demokrasilerde görülen olağan yöntemlerle yürümüyor iktidarın tehdidi, baskısı, kanun dışı davranışları ve türlü kumpası içinde her şeyin birbirine karıştığı bir ortamda sürüyor.
31 Mart seçimleri de böyle bir ortamda cereyan etmiş ve Millet İttifakı, Türkiye nüfusunun en aktif yüzde 45’lik kesimini ve yıllık üretiminin yüzde 70’ini oluşturan kesimde kentlerin belediye başkanlıklarını almıştı.

***

Her türlü baskı ve kumpasa karşın ortaya çıkan bu sonucu iktidar içine sindiremedi, özellikle İstanbul’un kaybını bir türlü kabullenemedi.
İktidar çok iyi biliyordu ki, İstanbul yalnız İstanbul demek değildi, 17 milyon nüfusuyla Türkiye’nin üretiminin büyük kısmını oluşturan İstanbul’u seçimde alan Türkiye’yi de almaya aday demekti.
İstanbul 17 milyon nüfusuyla Türkiye’nin üretim merkezi ve de aynasıdır.
Bu açıdan pazar günkü oylama bütün Türkiye çapında bir anlam taşımaktadır.
Evet, seçim YSK’nin yalnız hukuk mantığının değil, aklın, havsalanın almayacağı biçimde aynı zarf içinden çıkan, muhtar, ilçe belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri, büyükşehir belediye meclisi üyeleriyle ilgili oylar geçerliyken, yalnızca büyükşehir belediye başkanı ile ilgili oyların geçersiz olduğu kararı gereğince sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı belirleyecektir.
Çünkü dört konuda aynı zarf içinde beyan edilen iradenin yalnızca Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili olanının çoğunluğu CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na gitmiş olduğundan geçersiz sayılmıştır.
Görüldüğü gibi içinde bulunduğumuz bu durumda, seçimin anlamı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı çoktan aşmıştır.
Pazar günü, Türkiye’de seçmenin sandıkta tecelli eden iradesinin bir hükmü olup olmadığını oylayacağız.
23 Haziran günü, Türkiye’nin bir hukuk devleti mi, yoksa bir kararname devleti mi olması gerektiğini oylayacağız.
İki gün sonra, Türkiye’nin temelinde bağımsız yargının bulunduğu bir demokrasiye doğru evrilmesi sürecinden yana olup olmadığımızı belirlemek, bu konuda irade beyan etmek üzere sandığa gideceğiz.

***

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı belirlemek üzere sandığa gidecek olanlar aynı zamanda, ürettiğinden çok üreyen toplum modeli ile üretimi temel alan ekonomik model arasında bir seçim yapacaklar.
Gelir uçurumu ile, adil bölüşüm arasındaki tercihin belirleneceği seçimdir, 23 Haziran oylaması.
Pazar günü, her şeyin bir adamın keyfine tabi olduğu bir ülkeyle, halkın iradesinin kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak tecelli ettiği bir sistemle yönetilen bir ülke modeli arasında bir seçim yapılacaktır.
Milli iradenin şahsi iradeye üstün geldiğini gösteren oyların, bütün baskı ve kumpasları aşarak çoğunlukta çıkması ile her şey kendiliğinden düzelmeyecektir.
Böyle bir sonuç yalnızca düzelmeye giden sürecin başlaması yönündeki halk iradesinin beyan edilmesi ve yolun açılması anlamını taşıyacaktır.
Bu konuda bütün Türkiye’nin bileşkesi olan İstanbul, bütün Türkiye’nin yazgısını belirleyecektir.
İki gün sonra bu bilinçle sandık başında olacağız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları