Adnan Dinçer

Futbola darbe!

26 Haziran 2019 Çarşamba

Geçmiş yıllarda amansız bir hevesle peşinden koştuğumuz topun, bir gün yöneticisi ve teknik adamı olurken bunu yetersiz bulmuştum. Hatta o kadar ki her şeyimi düşünce, üretim ve emek ile birleştirip çok sevdiğimiz bu spor branşının dünyada iddialı olanlarla neden boy ölçüşemediğini çözmeye çalıştım. Sonunda verdiğim karar eğitim eksikliğiydi. O zamanlar doğal yeteneği olan ve futbolu seven ülkemin gençlerine verilen bilimsellikten uzak eğitim sonucu herkes futbola ve oynayanına “işe yaramaz” gözüyle bakardı! Okulda öğretmen, sokakta büyükler, evde ailen “haylaz” damgasını vurur geçerdi! Birkaç emektar hoca bu anlamda savaş veriyordu. İstanbulspor’da Ali Mortaş, Sabri Kiraz, Eyüp’te Celal Uçar, Çapa’da Muzaffer Ağabey, Karagümrük’te “Lağım” unvanlı Osman, Beşiktaş’ta Hayati ve Cevdet hocalar, Fenerbahçe’de Esat Kaner ve bu dünyadan göç etmiş kişilerin gayretiyle kurulan Genç Milli Takım’da Cihat Arman’la, Adalet ve Karagümrük kulüplerinde ilk kez teknik menajerlik yapan rahmetli Fahri Somer’in fedakârlıkları ve başarıları unutulamaz. Bu arada teknik adamlık yolunda çağdaş mücadele veren Gündüz Kılıç ve öğrencisi Coşkun Özarı ile başlayan seçmeler, yıllar sonra 1975’te Beşiktaş’ta “namus sözü” ile en zor koşullara dahi boyun eğmeden çalışma kararı verdiğimiz S.Hamdi Tüzün liderliğinde, ben ve Sanlı, Yusuf (rahmetli), Naci hocalarla başlatılan amansız eğitim, tarama çalışması ile oradan kazanılan yıldız futbolcuların açtığı yol unutulmadı ama anılmıyor da!

Bizi yıldırmadı
Bugün çocukların en küçük yaşta takip ettikleri, ekranlarda gördükleri yıldız futbolcular, takım performansları ve taktik yapılarını, kişisel teknik tanıtımlarını bizler en zor koşullarda imaj olarak çocuklara “görmedikleri halde” öğretmek zorundaydık. Eğitim için son eğitim kurslarını ve yayınları, filmleri izleyerek, cebimizdeki tüm kazancımızı bu gelişime harcayarak teknik adam olarak en kötü toprak zeminlerden takım ve yıldız futbolcular çıkartmak çok zordu. Hatta ailelerin engel olduğu, sosyal ortamın güvenilmez olduğu şartlarda 10 yaşından başlayan eğitimi vermek bizim için çok riskti! Ama hiçbir şey bizi yıldıramazdı ve hedefe kilitlenmiştik. Yetenekli çocuklarımız ve onlara kendini adayan bizler profesyonel düzeye oyuncu taşıyıp onlarla ortaya çıkınca bir anda ülkemizdeki gerçek çağdaş futbol hevesini artırdı ve özkaynaklara zorunlu bakılır oldu!

Çıkmayan Kulüpler
Yasası 1977 yılında Futbol Federasyonu’nca kurulan Deplasmanlı Gençler Ligi gelmiş geçmiş en yararlı lig oldu futbolumuz adına. Çünkü o süreçte en iyi futbolu bizim çalıştığımız Beşiktaş genç takımı oynarken, daha sonra da profesyonel takımın ağırlığını teşkil eder olunca bizleri de oraya taşıdı. Doğrusu bu başarı kulüpleri profesyonel futbolcuları ve o düzeni yönetenleri rahatsız etti. Ucuz ve reklamsız en iyi futbolcu yetiştirmek profesyonel düzene düşük maliyetli futbolcu getirince kimilerince darbe olarak görüldü! Oysa futbolumuz kıpırdamış, tribünler ve medya olaya sahip çıkmıştı! O lig kaldırıldı! Daha sonra özellikle İstanbul Amatör Lig finalleri yok edildi! Sözde göstermelik özkaynaklar bir süre daha anıldı. Arkadan başlayan ve artan Yugoslav furyası, yabancı futbolculara dönüş ile yepyeni bir model sonucu “endüstriyel futbol” felaketiyle gençler üretimi dışlandı. Oysa ki kulüplerin ekonomik krizleri bu dönemlerde ucuz ve maliyetsiz gençlerle atlatılmıştı! Ama ülkemizde 14 yabancı tavanına çıkan düzeye gelindiğinde artık kendi futbolcularımızın dahi olmadığı şampiyon takımları alkışlar olduk! Sonunda da geldiğimiz yer iflastır! Bu hesapsız gelişimin nedeni plansız ve programsızlık olup ve bir türlü çıkmayan “Kulüpler Yasası” olmuştur! Artık kulüp TV’leri dahi masrafları karşılayamaz oldu. İki gün önce sayın S.Tantan’ın da işaret ettiği gibi ortalık UEFA tarafından takip edilen sıkıntıların getirdiği zorluklarla mücadele eden kulüpleri kapanma ve batma noktasına getirdi! Asıl ekonomik kriz kulüplerde yaşanıyor! Yıllardır futbol piyasasında aracılık yapan “tarzanlar” (!), acemi yöneticileri hesapsız yapılara itip yabancı ve yaşlı, kalitesi düşük para etmeyen yabancılara yöneltince gençlerimize bakan olmadı! Platini işbaşına geldiğinde ilk açıklamasında “Her ülkenin kendi futboluna önem vereceğini, ekolünü yaratacağını” söylediğinde çok sevinmiştim. Ama geçen süreçte bunu görmedik ve en sonunda sorgulanma aşamasını yaşadığı bir hüzün ile futbolu üzdü! Endüstriyel futbolu yanlış yorumladık! Hazırlıksız yakalandık, sadece tüketici olunca Cengiz gibi istisna birkaç gencin fukara futbol dünyamızın ürünü olarak değerini dahi bilemedik! Kendi futbolumuza ve değerlerine yazık ettik!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beşiktaş’a benzemek! 14 Nisan 2024
Bilen yönetsin! 13 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları