ABD’de Başkanlık yarışı kızışıyor

30 Haziran 2019 Pazar

Bu hafta 2020’de ABD Başkanlık seçimine girmek için aday olan Demokratik Partililerin TV tartışmalarını izledim.
İstanbul’daki seçimden önce TV tartışması diye halka izlettirilen program, Türkiye’de haftalarca konuşuldu ya, insan Amerika’dakini izleyince farkı görüyor.
Türkiye’deki program, adayların birbirleriyle göz teması bile kurmadan, görüşlerini tek bir gazeteciye aktardığı, heyecansız bir monolog gibiydi. ABD’de stüdyoda izleyici halk kitlesi de var ve beğendikleri yanıtları alkışlıyorlar.
Yanlış anlaşılmasın; “Amerika ne kadar demokratik!” gibi gerçekdışı abartmalar yapacak değilim. Kapitalizmin iliklerine kadar işlediği toplumlarda “demokrasi” sadece aldatmacadır.
Nitekim Demokratik Parti, TV tartışmalarına katılacak aday adaylarını belirlerken iki ölçüt koydu:
1- Demokratik Parti Ulusal Kongresi tarafından onaylanan güvenilir üç ulusal ya da eyalet kamuoyu anketine göre en az yüzde 1 desteğe sahip olmak.
2- 20 farklı eyalette en az 200 olmak üzere 65 bin ayrı bağışçıdan para yardımı toplamış olmak.
Yani destekçiniz azsa ve para toplayamıyorsanız, daha en baştan yoksunuz.

***

Bu yılki tartışmalarda 20 aday adayını iki grup halinde stüdyoya aldılar. 10’ar kişi, iki saat boyunca 3 gazetecinin sorularını yanıtladı.
20 kişiden 6’sı kadın ve aralarında Amerikan halkını temsil edecek şekilde Hint, Meksikalı, Asyalı, İspanyol ve Afrika kökenliler de var.
En tanınanı, Obama döneminde başkan yardımcısı olan Joe Biden. Herhalde bu tanınmışlığın avantajı olarak anketlerde ilk sırada ama yine de desteği yüzde 40’ın altında.

Kapitalizmi kurtarmak veya sanık olarak yargılamak
İkinci sırada, Massachusetts Senatörü, Harvard Hukuk Profesörü Elizabeth Warren var. Ben kendisini 2004, 2008 ve 2012’deki kongrelerde ve Büyük Kurultay’da dinledim.
2012’deki Büyük Kurultay’da en büyük alkışı Obama Amerikası’nı anlatırken verdiği örnek ile almıştı: “Milyonerlerin de sekreterler gibi vergilerini tam ödeyecekleri bir ülke.”
Bu haftaki TV tartışmasında en büyük alkışı, “Kim özel sağlık sigortasının kaldırılıp devlet destekli sağlık sigortasının getirilmesini savunuyor” diye sorulunca elini kaldırdığında aldı. “Sağlık sigortası temel bir haktır ve ben bunun için savaşacağım!” dedi kararlılıkla.
O grupta Bernie Sanders olsaydı, kuşkusuz o da elini kaldırırdı. İkisi de parti içindeki ilerici sol kanatta yer alıyor ancak Warren ile Sanders arasında önemli bir fark var: Warren, kapitalizmi halk için kurtarmayı hedeflerken; Sanders, kapitalizmi sanık sandalyesine oturtuyor.
Warren’ın ardından anketlere göre 3. sırada Bernie Sanders yer alıyor. 2016 ABD Başkanlık seçiminde Hillary Clinton’a karşı yakaladığı rüzgâr artık o kadar güçlü değil ama gelecek aylarda ne olur bilinmez.

Gençler meşaleyi istiyor
Tartışmanın en ilginç bölümlerinden biri, 38 yaşındaki Kongre üyesi Eric Swallwell’in 77 yaşındaki Joe Biden’a karşı atağı ve 76 yaşındaki Sanders’ın buna tepkisiydi.
“Bir başkan adayı Kaliforniya’daki Demokratik Parti Kurultayı’na gelip ‘Meşaleyi yeni kuşak Amerikalılara devretmenin vakti geldi’ dediğinde 6 yaşındaydım. O aday, o dönemin senatörü Joe Biden’dı. İklim değişikliği, bireysel silahlanma şiddeti ve öğrencilerin kredi borcu gibi sorunlara çözüm getirmenin tek yolu meşaleyi devretmektir” diyerek Biden’ı eleştirdi Swallwell.
Biden, “Ben hâlâ o meşaleyi tutuyorum” diyerek geçiştirse de, Sanders, yüksek sesle yanıtladı: “Mesele kuşak meselesi değil! Mesele, kimin Wall Street, fosil yakıt endüstrisi, ekonomi ve siyaset üzerinde inanılmaz etkisi olan büyük sermayenin üzerine gitme cesaretine sahip olduğu!”
Amerika’daki TV tartışması ile ilgili söyleyeceklerim bu yazıya sığmadı. Salı günü devam ederim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları