Yazgülü Aldoğan

Şehirde yaz, müzikle güzel

04 Temmuz 2019 Perşembe

Kırk yıl düşünsem gün boyunca sürekli takipte olduğum haberlerin belediye ile ilgili olacağı aklıma gelmezdi! Kollayıp duruyorum; ikinci kez seçip İstanbul’u teslim ettiğimiz Başkan İmamoğlu ne açıklamış, ne yapmış? Bugün bizi nasıl şaşırtmış? En son belediyeye ait 7 bin 700 aracın tamamını geri çağırmış ki bunların çoğu cemaat ve dernekler tarafından kullanılıyormuş! Bir kısmının da Sakarya’ya kaçırıldığı dedikodusu yaygın. Ankara’nın başkanı Mansur Yavaş da umduğumun ötesinde iyi çıktı, engellere pabuç bırakmıyor, güzel çalışıyor. En son otobüs duraklarına astırdığı “Özür dileriz” afişlerine bayıldım. İktidar ise yeni başkanların çalışmalarını engellemek, işi yokuşa sürmek için her türlü şeytanlığı planlıyor! Daha İstanbul Büyükşehir Belediyesi tam teslim alınamamış, iştiraklerin hesaplarına bakılamamışken sosyal medyada bir çağrı: “Belediye zor durumda, para yok, akbillerimize şimdiden 100 -150 lira yükleyelim, ellerinde para olsun!” Avukatlar hemen uyardı, “Sakın ha, böyle bir çağrı yapmadık, bu paralar iştirakler vasıtasıyla hiç edilebilir!” Şeytanın aklına gelmeyecek işler!

Beraber yönetelim
Bu arada herkes, hepimiz, nerede ne aksaklık, nerede düzeltilmesini istediğimiz yanlış ve yapılmasını istediğimiz proje varsa iletelim. Başkan, beraber yöneteceğiz dedi! Çılgın projeler istemiyoruz, mesela metro girişlerindeki sigara izmaritlerini elektrikli süpürgeyle alıversinler. Mecidiyeköy’deki o kullanılmayan kırık dökük kamu tuvaletini hemen yenileyip işletmeye açsınlar, hem gerekli, hem görüntü çirkin, binlerce kişi geçiyor önünden. İstanbul Gönüllüleri’ni fahri İstanbul müfettişi yapsınlar, Beyaz Masa’yı işlevselleştirsinler, gözü kulağı olalım belediyenin.

Kumpas dedik diye
Ergenekon davası da nihayet bitti, yıllarca suçsuz yere içeride yatanlar aklandı! Kimisi öldü, kimisi sağlığını kaybetti, kimisi aklını yitirdi, kimisi geleceğini. O yıllarda ben hem Balyoz hem Ergenekon davaları nedeniyle sıkça gittim Silivri’ye, eşlerine destek oldum, davaları izleyip yazdım, televizyon ekranlarında savundum. Bu nedenle yemediğim hakaret kalmadı. Gece yatağa çizmeyle mi giriyormuşum, darbe sevici miymişim. Sonunda haklı çıktık. Ve ben bu kumpasların mimarı FETÖ’cüler kadar onları destekleyen başta Taraf paçavrası etrafında toplanmış aydın bozuntuları olmak üzere “Yetmez Ama Evet”çileri asla affetmiyorum. Haydi ötekiler haindi, ajandı, ya siz neydiniz, aydın mı, entelektüel mi, hadi oradan! Ve hâlâ ekranlardalar, hâlâ fikirleri değer buluyor, ona buna çamur atıyorlar.

Şehrin güzelliği kültür
Bir şehri güzel ve yaşanır kılan sadece doğası, mimarisi değil. O şehre değer katan kültür ve sanat yaşamı. Yazın bir sahil kasabasında yazlığa çekilmek yerine İstanbul’da kalmayı seçiyorum, çünkü uluslararası sanatçıların katıldığı festivalleri, konserleri seviyorum. Geçen akşam bir yanda İKSV Müzik Festivali’nin kapanışı için Fazıl Say ve Şanghay Filarmoni vardı, Açıkhava’da Zülfü Livaneli! Şimdi Uluslararası İstanbul Opera Festivali ve İKSV Caz Festivali başladı. Bunlar olmasa İstanbul’un trafiği, pahalılığı çekilir mi? Antalya denince akla deniz, güneş ve turizm geliyor! Oteller şahane, falezleri, antik kentleri de var ama ya kültür sanat? Ulusal yarışmanın geri gelmesiyle yeniden hareketlenmesini beklediğimiz Altın Portakal; inşallah Piyano Festivali de iyi olur derken asıl parlayan yıldız Akra Caz oldu. Kadir Dursun’un Akra Otel’in sahibi Haydar Barut’un teklifi üzerine iki yıldır gerçekleştirdiği Akra Caz’ın bir hafta süren konserleri, denizin mavisine karşı bahçenin yeşili üzerindeydi. Antalyalının biletlerini çıkar çıkmaz tükettiği festivalden önce de aynı ikili, Side Antik Tiyatro’da Türk Rus Klasik Müzik Festivali’ni gerçekleştirdiler. Side için ne büyük bir atılım. Turist her zaman gelir, para her zaman kazanılır, mal her zaman satılır, ama tarihe kalacak olan bu gök kubbede hoş bir sedadır, o da müziktir, kültürdür!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları