Kadın üniversitesi

05 Temmuz 2019 Cuma

G20 Liderler Zirvesi dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Japonya’ya yaptığı geziden çıka çıka kadın üniversitesi kurulması önerisi çıktı. Sadece üniversite ile kalsa iyi... Kız çocuğunu ta kreşten başlayarak, ilk, orta, lise ardından da üniversiteye kadar sadece kendi hemcinsleri ile beraber olacağı bir düzen kurma hayali. “YÖK Başkanı’na hatırlatıyorum, çalışmanı da buna göre yap. Çok önemli bir şey. Türkiye de benzer bir adımı atmalı” diye de talimatını verdi.
Daha bir ay önce, bir cami açılışından sonra kendisine, “Ben iki üniversite mezunuyum işim yok şu anda, iş bulamıyorum” diyen kadına Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kocan ne yapıyor” diye sormuş; “Şu anda işi var çalışıyor” yanıtı üzerine “Gördün mü?” demişti.
Kısacası kocanın işi varsa, çalışıyorsa sen istediğin kadar üniversite bitir, iş bulamazsan o kadar da önemli değil, kocan bakar. Mantık bu...
15-64 yaş arası kadınların sadece yüzde 32.6’sının istihdam edildiği bozuk bir yapının içinde bu ülke yıllardan beri. Ve bunun toplumsal açıdan maddi, manevi zararları, ekonomiye yarattığı yük sürekli göz ardı ediliyor. Ve şaka gibi bir öneri ile ortaya çıkılıyor: Kadın üniversitesi.
Ta kreşten başlayarak “kocaya itaat et, sesini çıkarma, çocuk doğur ve onu büyüt” eğitimi mi verilecek?
Öte yandan dünya dinamikleri, Türkiye’nin üst politika belirleyicilerinin mantığının ve hızının misli misli ilerisinde bir noktaya doğru son sürat evriliyor. Bu da ülkelerin hem eğitim hem istihdam politikalarını çok yakından ilgilendiriyor.
Öngörüler 2022’de en çok talep görecek ilk beş beceriyi şöyle sıralıyor:
- Analitik düşünme ve yenilikçilik.
- Aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri.
- Yaratıcılık, özgünlük ve inisiyatif.
- Teknoloji tasarımı ve programlama.
- Eleştirel düşünme ve analiz. Tek becerili iş rollerinin bile hızla azaldığı bir dönemin içindeyiz. Ve dünyadaki tüm çalışanların yüzde 54’ünün becerilerini artırmalarının yaşamsal olduğu belirtiliyor. Biz de ise zaten büyük yapısal bir sorunlar sarmalı haline gelen eğitimde gerçekten dünya dinamiklerine uygun bir reform hazırlığı yerine “kadın üniversitesi” gündeme getiriliyor.
Küçük bir parantez açayım. Seçimde geçen yazımda belirttiğim gibi Sultanbeyli’de görevliydim. Son 5 seçimde o bölgede olduğum için gözlemlerimin geçici olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Oy kullanmaya gelenleri oy verme kabinine yönlendirirken özellikle “sağdaki kabin” ya da “soldaki kabin” demeye dikkat ettim. Kadınların, genç kızlar da dahil önemli bir kısmının sağ ve sol kavramını bile tam bilemediklerini gözlemledim.
Aslında kadınlar toplumun yapıtaşı. Değişime ayak uydurmaya en hazır olanlar da onlar. Doğru eğitim, doğru vizyon ve önlerine doğru rol modeller konulması halinde neler yapabildiklerini iyi biliyoruz.
YÖK’e “kadın üniversitesi kurun talimatı vermek”, kızlar dışarı kaçmasın diye yangın merdiveni kapısı kapalı tutulan kız yurdunda 10 çocuğun yanarak ölmesinden çok da farklı bir mantık değil. Türkiye bunun bedelini çok ağır ödedi ve ödemeye de devam ediyor. Artık bunu anlayın...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları