MİT ve CHP, Kim Bölecek Sorunu

25 Kasım 2014 Salı

Kılıçdaroğlu’nun “MİT’te CHP’yi izlemek, karıştırmak ve bölmek için özel bir grup kuruldu” biçimindeki sözleri ortalığı karıştırdı. Kılıçdaroğlu, kendisine bu konuda bilgi ulaştırıldığını söyledi.
Başbakan Davutoğlu’ndan artık daha akıllı ve profesörlüğüne yakışır yanıtlar bekliyoruz, “elinde belge varsa getirsin, kanıtla, yoksa müfterisin, devlet kurumlarını zayıflatmak amacındasın.. ihanet içindesin” gibi sıradan ve yakışmayan yanıtlar değil... Bunu istemek hakkımız, Başbakanlık makamında nitelikli bir kimsenin oturuyor olmasını arzu ettiğimiz için.
Davutoğlu’nun ne yapması gerekirdi bu iddia üzerine? Hemen alelacele yanıt yetiştirmeden önce ciddiye alması.. “Öyle bir durum olduğunu sanmıyorum ama bu ciddi bir iddiadır, araştıracağım, öyle açıklama yapacağım demesi” Kılıçdaroğlu’nun bu savı parti içi düzeni sağlamak amacıyla ortaya attığını düşünseniz-varsaysanız bile!
Sıradanlığı Türkiye, iktidar, politika aşmalı.. Herkesçe aşılmalı sıradanlık..

‘Kanıtla’, demenin hafifliği
Davutoğlu’nun “ispatla, belge göster..” demesinin bir anlamı olabilir mi? Hayır. Ayol gizli bir örgütten bahsediyoruz. Bu konuda iki şekilde belge olabilir..
İlki, MİT Müsteşarı’nın veya yardımcılarının yazılı bir emirle böyle bir timin kurulmasını istemesi.. Ki bu yazılı talimat belge olarak dışarı sızar. Böyle olabilir mi? Sanmıyorum. Bu gibi, hele hele hiçbir yasal temeli olmayan ve MİT’i töhmet altında bırakacak konularda belge-iz bırakılmaz, sözlü olarak yapılır. Davutoğlu’nun belge göster demesi kargaları bile güldürür!
İkincisi, böyle bir görevi üstlenmiş MİT elemanlarının “iş üzerinde yakalanması”! Böyle bir durum da yok. Kılıçdaroğlu aldığı bir ihbarı duyuruyor olabilir. Bu ihbarın aslını astarını araştırması çok zordur ama kendisine de saklayamaz. Bu ihbarı nereden almış olabilir? MİT içinden doğrudan kendisine, partiye sızdırılmış olabilir ya da iktidarın dediği gibi cemaatten Kılıçdaroğlu’na iletilmiş olabilir. Bu durumda da cemaat ya uydurmuştur ya da gerçekten bir ihbarı değerlendirmiştir.
MİT içinde cematin adamlarına yönelik de temizleme operasyonları yapıldığı haberleri geçen aylarda iktidar basınında yer buldu. Cemaat ile iktidar arasında şiddetli bir çatışma yaşandı. Bunun ilginç öyküsünü, Çatışmanın Anatomisi kitabımda anlattım.

MİT, Erdoğan-Parti-Devleti’nin MİT’i olunca
Kılıçdaroğlu’nun bu savı dayandıracağı temel yok mu? Var.
İlki, kendisinin de dediği gibi MİT’in devletin, ülkenin, milletin MİT’i olmaktan çıkıp RTE’nin, Davutoğlu’nun, iktidarın, Parti- Devlet’in MİT’i haline dönüştürülme süreci. Öyle ki iktidar MİT’i bütün izleme, gözetleme, operasyon yapma, fişleme vb. gibi faaliyetlerin yasal olarak da tam merkezine oturtuyor ve her şeyi tamamen MİT’le denetleme aşamasına geçiyor. Hükümet MİT’i adeta hep yanında taşıyor!
AKP’nin iktidarda kalmak için bütün operasyonları yapabileceğine ve her şeyi göze alabileceğine ilişkin adeta “kesin bilgi”ye dönüşmüş bir kanaat yerleşti. İktidarın politika ve eylemlerini artık bu düşünce ışığında da değerlendirmekten başka çare yoktur. Kaldı ki seçim sürecine girilmiştir. İktidar oy oranını, yüzde 43-45 bandında tutmak ama asla yüzde 40’ın altına düşürmemek için elinden geleni her şeyi yapacaktır. Buna da bir “kesin bilgi” diye bakabiliriz!
Bu amaçla, MİT’i ve Emniyet’i çeşitli operasyonlar için kullanması beklenebilir. MİT’i, CHP’yi bölmek için görevlendirmesi, biraz uçuk bir sav olarak görülebilir, ama başka operasyonlar söz konusu olabilir.

Seks kasetleri operasyonu, iktidarın işiydi
İktidarın seçim sürecinde rakiplerine çeşitli komplolar kurduğunun kesin kanıtı, 2011 seçimlerinden önce yapılan kaset operasyonlarıdır. İki seks kaseti operasyonu yaptılar. Biri MHP’ye, 5-6 tepe adamı tasfiye oldu.. Amacı iktidarın, MHP’yi bu “ahlaksız görüntüsü” ile barajın altına düşürmek, böylece Meclis’te anayasayı tek başına yapacak salt çoğunluğu ele geçirmekti. Bu tutmadı, tersi oldu. Diğeri Baykal’a yapıldı. Aynı şekilde CHP’yi karıştırarak bölmek, itibarını ve bu yolla oylarını düşürmekti. Bu da ters tepti.
Bu kaset işi tamamen RTE ve adamlarının sırtında kaldı.
İktidar bu işi ortaya çıkarmadı, üzerini örttü. Baykal, cemaatçilerin bu işi yapmadığı konusunda Gülen’den teminat aldı. RTE, bu kaset konusunu seçim meydanlarında kullanıp durdu, “Bu özel değil, genel genel, hepimizi ilgilendirir” lafları etti. “MİT’i görevlendiriyorum” gibi bir palavra attı.
İktidar, daha sonra da seks kasetleri operasyonlarının cemaatin işi olduğunu söyledi. Bunun da bir palavra olduğu açık. Eğer öyle olsaydı, 10 aydır cemaatin defterini dürmekle meşgulsün, seks kasetleri operasyonunun cemaatin işi olduğunu belgelerdin ve temize çıkardın.
Artık seçim öncesi bu operasyonların iktidarın işi olduğu da bence kesin bilgiye dönüşmüş durumdadır.
İktidarın, bu operasyonlar için devleti, Emniyet’i, MİT’i kullandığı olasılığı yüksektir. Eğer özel hafiyeler tutmadıysa. Şimdi evet özel sivil ajanlara yaptırdı bu kirli işleri dersem hepiniz gülersiniz!

***

Yeni seçim dönemine giriyoruz. “Bu işlerde ustalaşmış iktidardan her şey beklenir” kesin bilgisine göre herkes hareket etsin.
Demek Davutoğlu da “belgesini göster kanıtla” aşamasına geçti.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları