Önce Kadınları ve Çocukları Vuracaklar

25 Kasım 2014 Salı

Bizimki gibi günden güne muhafazakârlaşan toplumlarda aklı gölgeleyen birçok tabu, ancak çocuklara küçük yaşta ve özgürlükçü bir dille işin aslı anlatılabilirse yıkılabilir.
O yüzden cinsellikle ilgili temel bilgilerin
çocuklar için kaleme alınmış resimli kitaplardan en gerçekçi haliyle erkenden öğrenilmesinden yanayım.
Aynı şekilde, yeryüzündeki dini inançlara dair bilgiler de yine çocuklar için yazılmış kitaplardan erkenden öğrenilmeli.
Ki insanlar büyüdüklerinde cinsel kimliklerini, toplumsal rollerini ve inançla ilgili tercihlerini özgür iradeleriyle yapabilsinler.
Bu tür kitapların evlere sokulmadığı; üreme ve inanca dair gerçek bilgilerin çocuklardan köşe bucak saklandığı bir dünyada, barışçıl ve eşitlikçi bir hayatın düşlerini kurmak çok zor.
Kız çocuklarının küçük yaşta örtünmesini destekleyen ve okullarında bir dinin belli bir mezhebinin inancını zorla herkese dikte ettiren bir devletin bünyesinde yaşamak ise çok tehlikeli.
Sistemi değiştirmeyi amaçlayanların ve laikliğe savaş açanların hedefinde doğal olarak önce kadınlar ve çocuklar var.
Dini eğitimi önemsiyorlar çünkü küçük yaşta dogmatik bilgilerle gölgelenen aklın algılarıyla oynamak çok kolay.
Kadınları toplumsal hayattan soyutlamak istiyorlar; çünkü ahlaki prangalarla aklı bertaraf etmek çok kolay.
Soru soran çocuklardan ve kendini sakınmayı aklına getirmeyen kadınlardan korkan bu iktidar, tüm enerjisini doğal olarak onları bastırmaya, yok etmeye harcıyor.
Dün kadınlara dair bir toplantıda, Tayyip Erdoğan’ın laik bir hukuk devletinin cumhurbaşkanı gibi değil de yobaz bir tarikatın cahil hocası gibi konuşması bu yüzdendi.
Feministlere ya da kadın fıtratına dair söylediği magazin değeri taşıyan slogan cümleler kadar, “Kadınlar için eşitlik değil adalet istiyoruz” diyerek işaret ettiği dini referanslar da ürkütücüydü.
Dinin, adalet başlığı altında kadına neleri layık gördüğünü çok iyi biliyoruz.
Eşitlikten ne anladığını da.
Kadın cinsini “Narin yapılı hanım kardeşler” kategorisine sıkıştırıp modelleyen bu kindar iktidar, aynı narin yapılı hanım kardeşlerini her an şeytanın kızı olarak görme potansiyeline de sahip.
Cumhurbaşkanı, gelişmiş ülkelerde kadınların hak mücadelesinin eşitliğe kapılıp kaldığını ama adaleti ıskaladığını örnek veriyor.
Bu sırada, eşitlikle işi olmayan ve dini adalete maruz kalan kadınların azgelişmiş ve hiç gelişmemiş ülkelerde başına gelenler her gün dünyayı ayağa kaldırıyor.
Cumhurbaşkanı, “Kadın cinayetleri mi? İnançlı insan kadına şiddet uygulayamaz” diyor; ülkede her yıl sayısız namus cinayeti işleniyor.
Namusu tarif edenler sanırsınız ateistler ile satanistler...
Tüm açılımlar gibi devletin kadın açılımı da korkunç bir paradoks.
Kadını kapatarak açmaya çalışıyorlar.
Onu yasaklarla özgürleştirmeyi öneriyorlar.
Adalet adına eşitsizliği savunuyorlar.
Kararlılar; önce kadınları ve çocukları vuracaklar.
Sonra ülkeyi yıkıp yeniden kuracaklar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları