Köy Enstitülülerle Umudun Resmi Çıkıyor...

25 Kasım 2014 Salı

Hafta sonu Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin 4. Akdeniz buluşmasındaydım... Çocuklarımızın eğitimi, gelecekleri, eğitim dünyamız, öğretmen sorunları, ülkemiz sorunları, eğitimle doğrudan bağlantılı insani gelişmişlik düzeyimiz, yatırım, çağdaş üretim, aklın, insanın egemen olduğu topluma... ilişkin içime çöreklenmiş karabasanın, buluşmanın gerçekleştirildiği Pamukkale’deki otelin kapısının önüne varır varmaz uçup gitmesini yaşadım... Ülkemizin geleceğini karartmak isteyen iç ve dış odakların Köy Enstitülerinde yetişenlerden korkmalarının boşuna olmadığını bilmek başka... Artık ülke çapında sayılarının çok azaldığını düşündüğümüz “Köy Enstitülüler ruhunun...” yok edilemeyeceğine canlı tanıklık etmek çok başka...
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler buluşmasında, yaşayan köyden çıkmış Köy Enstitülüler, aynı ruhla kendilerini yetiştirmiş çocukları, aynı ruhu; bilgiyle çalışkanlık, üretimle yoğrulmuş sorumluluğu kapmak için gelmiş torunlarının yarattıkları sinerjiyi almamak, umudun resminin çizildiğini görememek olanaksız... Eğitime bulaşık gazetecilik yılları içinde arada birçok zorlu koşullarda gerçekleştirilmiş benzer buluşmalardan, ne kadar güçlü moral değerler kazanacağıma hazırlıklı olduğum halde, eğitimin dibe vurdurulduğu, çocuklarımızın geleceğine yönelik karabasan tablonun çizildiği bir zaman dilimi içinde, böylesine savaşkan, üretken, direngen, umudun resminin çizilebileceğini öngörememiş olmalıyım...
Ülkenin her yerine yaşayarak ulaşmış, her meslek grubuna, en çok öğretmenliğe bulaşmış, bu kadar bilge, üretken, şair; müzisyenlikte, yaşamın her alanında, her tarakta bezi olan, köylülükten de hiç kopmamış; siyaseti, dünyayı, yaşama, insana ait her gelişmeyi olgunlukla yoramlayabilen bu kadar çok renkli, her yaştan insanı asla bir başka ortamda yakalayamazsınız... Selamlaşırken elinde kendi yazdığı kitabını uzatan, sözcüklerini güçlendirmek üzere anında büyük bir şiir ustasının dizelerinden alıntı yapan, türkülere eşlik eden, oyun oynamasını bilen, teknik ustalıklarını, köylülük aidiyetlerini, ürün yetiştirmeyi unutmadığıyla övünebilen öğretmenler, bilim insanları... Otelin salon panolarını, duvarlarını; yaşama, yaratıcılık, devrimcilik bakışlarını yansıtan söylemler, resimlerle donatmışlar...
“Yıkamayacaklar”, “Aydınlanma ışığı sönmeyecek”, “Günaydın’la başlayan gün karartılamayacak”... Köy Enstitülerinin, en olumsuz koşullarda, köyün içinden karanlığı yırtma gücünden doğan korkunun, iç ve dış odakların “dinsizlik, komünizm geliyor” çığırtkanlığında yarattığı karanlık güç ittifaklarıyla kapatılmış olmasıyla yaşanan olumsuz gelişmeler bir bir masaya yatırıldı... Ülkemiz insanını yeniden çağlar gerisine, inanç ve emek sömürüsü bir arada teslim almaya yönelik çıkar ittifaklarının en anlamlıları, tehdit boyutlarıyla değerlendirildi. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki çok daha olumsuz koşullarda yaratılabilen gelişmelerin, çoban çocuktan en üretken, bilge insana ulaşmanın önünü açan eğitimin reçetesi, Köy Enstitüleri deneyiminden yola çıkmanın gücünün altı çizildi...
Öğretmenler Günü bağlantılı eğitim sorunlarını, öğretmen yetiştirmeyi, öğretmen yaşamını gündeme alan dünün haberleri ne kadar da iç karartıyor? Sadece İktidarları yönetimi, sorumluluğunda, 60-70 binler olarak sayılan işsiz öğretmenler, son verilerle 330 binlere ulaşmış. Oysa işi olan öğretmenlerimizin geçinebilmek uğruna ek iş yapanlarının oranı da yüzde 80’leri bulmuş. Zaten öğretmenlerin aileleri desteğinde yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları bir başka gerçeklik. OECD ülkeleri içinde en düşük ücretle çalışan öğretmenler rekoru bizde. İşi olan öğretmenlerimiz anketleri yanıtlarken, yüzde 65’in üstünde bir oranla bir başka iş bulabilseler öğretmenliği hemen bırakacaklarını açıklamışlar. Öğretmenlerin en önemli nitelikleri arasında olması gereken mesleki yetkinlik, çocuklara ulaşabilme eğitimleri diplerde... Kitap okuyanı, moral değerlerini koruyabilenleri, öğrencileriyle iletişim kurabilenleri, mesleğiyle, yaptıkları işlerle onurlanabilenleri daha da diplerde...
Umudun resmini çizebilen Köy Enstitülülerde bu olumsuzlukların hiçbiri atlanmasa da, umutsuzluğu beslemiyor... Onlar çok daha olumsuz koşulları yırtıp Cumhuriyetin kurtuluş sürecinde, devrimci birikimle, hem kendilerini hem de yetiştirdikleri kuşakları bir yerlere getirebilenlerdenler. Yorulmayı bilmeyen üretkenlikleri, savundukları değerleriyle bugünün karamsar, karabasan, gerici baskısından korkmadan, kaostan çıkış reçeteleri üzerinde kafa yoruyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı’na öğretmen yetiştirmeye odaklanmış çözüm reçetelerini sunuyorlar... Haberiniz olsun; öyle ya da böyle, öğretmenleri ne kadar moral değerlerini yıkarak sendikal örgütsüz, geriye püskürtürseniz püskürtün... Bu ülkenin aydınlanma deneyimi, birikimleriyle bir yerlerden devrimci eğitim şûralarını aratmayan bir ruhun ürünü çabalar çıkacak. Çocuklarımızın geleceğini karartamayacak, ülkenin insani gelişmişliği, tarımıyla sanayisi, çevre koruması bir arada, çağdaş üretimini geliştirecek insanların yetiştirilmesi reçeteleri yaşama geçirilecek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları