Bacadan düşmek, façadan geçmek

21 Temmuz 2019 Pazar

Papazın biri, uzun süredir ahbaplık ettiği hahama, “Bana Tevrat’ı öğretmenizi isterim” der.
Haham, olmazlanır: “Sen Yahudi değilsin, kafan da Yahudi gibi çalışmaz. Tevrat’ın kelamını anlaman mümkün değil.”
Papaz ısrar eder, haham razı olur, ama bir koşulu vardır. “Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen, öğretirim” sözü verir.
Papaz, “Kabul” diye yanıtlar. “Sor bakalım!”
Soru gecikmez: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?”
Papaz, “Bundan kolay ne var?” diye atılır. “Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz.
Hamam içini çeker, “Sana Tevrat’ın kelamını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi: Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karşısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz.”
Papaz, kafasını kaşır. “Bak bu aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?”

Pisin temizi, temizin pisi
Haham aynı soruyu yeniden sorar: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?”
Papaz, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, “Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!” diye yanıtlar.
Hamam, cık cık cık yapar. “Yine yanıldın! Sana söylemiştim, asla anlamayacağını. Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini görünce, gider yıkanır.”
Papaz itiraz eder: “Ayna nereden çıktı? Bana ayna var demedin ki?...” Haham, parmağını sallar: “Seni uyardım, bu kafayla Tevrat’ın kelamını kavrayamazsın. Tevrat’ı anlamak için her olasılığı düşünmelisin.”
“Peki, peki” diye inler papaz. “İzin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim. Başka bir soru sor!”

Ahiret sorusu, bacanın borusu
“Son kez soruyorum” der, haham: “İki adam, bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. Hangisi gidip yıkanır?”
Papaz, “Artık her olasılığı biliyorum” deyip, bir solukta sıralar: “Eğer ayna yoksa, temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek, yıkanmaz. Eğer ayna varsa, temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıkanır!”
Haham çenesini ileri uzatıp, gülümser: “N’ayır, sana söylemiştim, kafan Yahudi kafası değil, Tevrat’a basmaz! Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?”

Darbe sırasında dik duran muhalefet vekilleri
Eski CHP milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, meşum 15 Temmuz 2016 gecesi saat tam 22.52’de Lodos Haber adlı internet sitesine giren: “Demokrasiye karşı eline silah almış hiçbir yapıyı kabul etmeyeceğiz. Babamın oğlu bile yapsa darbeye karşıyım. Ak Parti’yi alt etmenin yöntemi darbe değil, sandıkla olmalıdır!” açıklamasıyla darbe girişimine tepki veren ilk milletvekili oldu. İrgil, kendisi gibi vekil arkadaşları ve CHP il başkanıyla birlikte Bursa’dan Ankara’ya geldiğinde bomba isabet eden TBMM’den hâlâ dumanlar yükseliyordu.

Darbe sırasında arazi olan iktidar vekilleri
Meclis’e toplanan CHP’liler, darbeye karşı dayanışmak üzere Meclis yoldaşları AKP vekillerini telefonla aradılar. Ancak saat 00.30’a kadar aranan numaralardan sadece biri cevap verdi, bir tek AKP milletvekiline ulaşabildiler. Diğerleri arazi olmuş, kuşkusuz kimin galip geleceğini gözlüyorlardı.
Dr. Ceyhun İrgil’in o gece çoğu AKP milletvekilinin “arazi olduğu” iddiası, zaten dönemin AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci tarafından da doğrulandı. Temurci, Ruşen Çakır’a 15 Temmuz 2019’da verdiği röportajda; darbe gecesi 00.30’a kadar geçen “karanlık” iki saatte Metin Külünk hariç partisinin hiçbir milletvekiline ulaşamadığını söyledi.

O bacadan birlikte düştüler ve hiçbiri yıkanmadı!
Darbe bastırıldıktan sonra FETÖ ilan edilen cemaatin siyasi ayağının, yani iktidar içindeki uzantılarının araştırılması; elbette ki darbe sırasında arazi olan milletvekilleri tarafından reddedilecekti. Nitekim öyle oldu.
Şimdi diyorlar ki AKP bölünecek, pırıltılı yılların kurucu üyeleri yeni bir parti kuracak, muhafazakâr sağa taptaze, tertemiz bir iktidar alternatifi sunacak.
Taze olup olmadıkları zaten tartışmalı.
Ama temiz olmadıkları kesin.
Çünkü hepsi o bacada 17 yıl geçirdi, şimdi düşüyorlar.

Y.N: Hahamlı papazlı baca öyküsünü, ilk kez 1 Şubat 2012 tarihli “Kan lekesi, vicdan kiri” başlıklı yazımda anlatmıştım. Değerli okurum ve kendisi de yazar Mustafa Kökten, “Tam zamanı değil mi?” diye anımsatınca, tekrarladım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024
Kibir ve kir 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları