Aynı Değiller, Göreceksiniz

26 Kasım 2014 Çarşamba

Buyurdular; “Bundan böyle devletin resmi ideolojisi olmayacaktır”. Anlamı şudur: “Bundan böyle yalnız ve yalnızca bizim vaaz ettiğimiz ideoloji esas alınacaktır.” Hemen ardından en üst makamdan oldukça uzun bir süredir hazırlıkları yapılmış, neredeyse tamama erdirilmiş ideolojinin son çivisi çakıldı: “Kadınla erkek eşit değildir.” “Son çivi” sözümüz abartı sayılmamalıdır. Kadınların hak ve hukukuna saldırı yalnız Türkiye’de değil dünyanın her yerinde ideolojik baskı ve zulmün en temel göstergesidir. Başka ölçüleri, ölçütleri bir yana bırakın, kadınların hakkına, hukukuna dokunuluyorsa, laikliğin tabutuna son çivi çakılmış demektir.

***

Üstelik bunu sureti haktan görünerek yapıyorlar. Kadınların toplumsal hayattaki yerini yeni ideolojiye uygun bir şekilde nasıl ifade edecekler? Onların bolca bulunduğu bir Meclis’te erkek egemenliğinin nasıl bir şey olduğunu açık seçik gösterecek, “Siz işte busunuz, zayıfsınız, narinsiniz, korunmaya muhtaçsınız” üslubunda söyleyeceklerdir. Öyle de yaptılar. Anladım ki iş işten geçmiştir, “tehlikenin farkına” varılamamıştır.

***

Sözler birbirinin yerine geçirildiğinde egemen ideolojilerin başarı şansı artar. Kavram şaştığında ideolojinin erkek olanı, “işte tam da böyleydi” demeye başlar. “Kadınla erkek eşit olur mu hiç” diyorsa biri, “zinhar” diye alkış tutuyorsa erkek milleti; bir bakın bakalım hangi söz, hangi sözün yerini işgal ediyor, hangi kavram kapıdan kovuluyor. “Kadınla erkek aynı değildir” gerçeği nasıl ustalıkla “kadınla erkek eşit değildir”e dönüşüveriyor.

***

Öyledir; kadınla erkek aynı değildir. Fizikleri, duygusal dünyaya hâkimiyetleri farklıdır; o farklılıklarda erkek milletinin hiçbir zaman sahip olamayacağı özellikler, hasletler gizlidir. Zayıf gördüğünüz kadının dayanma gücü karşısında şapka üstüne şapka çıkarmanız gerekir kimi zaman. Çaktırmadan över gibi aşağıladığınız kadının fiziki farklılığı size bir kurtuluş gibi gelir de; “işte gördünüz mü, eşit değil işte”ye hızla, el çabukluğu ile geçiverirsiniz. Ne kadar yanıldığınızı bilir misiniz peki? Bilirsiniz de, işinize gelmez; onu sahte bir kutsallığın pamuğunda sarıp sarmalayıp harflerin, saçma bir hurufatın içine gizlemeyi yeğlersiniz.

***

Kadın erkekle aynı değildir ama eşit olmaması için tek bir “makul şüphe”, tek bir savunulabilir gerekçe yoktur yeryüzünde. Sizin kadını hor ve aşağı gören ideolojik saldırınız; “Kadın yüksek sesle gülmez, koşmaz” demeniz, şaka yaptığınızı sanan, şaka olmasını kendi varlıklarının sürüp gitmesi için çaresizce uman liberalleri bile korkutuyor artık. Çünkü onlar da biliyorlar; bu nokta son noktadır. Takıyye bitmiş, gerçek niyet ortaya çıkmış, parti ideolojisinin devletin ideolojisi olduğu ilan edilmiştir.

***

Bu ideolojide kadın “mülk”tür. Mülkünüzü istediğiniz gibi tasarruf etme hakkınızın aydınlanmacılar tarafından elinizden alınmış olması ne kadar da canınızı sıkıyordu. İşte zamanı geldi de beşuş bir çehreyle egemenliğinizi ilan etmenin tadını çıkardınız. “Bundan böyle devletin resmi ideolojisi olmayacaktır” dediniz. Bu, “ideolojisizliğin” başlı başına bir ideoloji olduğunun açık ilanıydı. Eşzamanlı olarak “ayak bağı yasaları tanımayacaklarını, kendi hukuklarının esas olduğunu” söylemenin muhteşem zevki nasıl da yayıldı dalga dalga. Nasıl da sevindi köşe başlarında bekleyen işi yarım kalmış HES’çiler, port’çular, köprücüler, müteahhitler.

***

Doğrusu, şu modern, şu kâfir dünyayla palamarların çözülmesine de az bir zaman kalmıştır. Öyle ya İmam Gazali’nin torunları için kadının özgürlüğü ve eşitliği ne büyük bir küfürdür. “Böyle yazmıyor kitap” derler. “Kitaba uymanın”, “kitabına uydurmanın” ustalarıdır onlar. Kadınların erkeklerle eşit olamayacağını belagatla anlatırken, “aynı olmamayı” “eşit olmamaya” nasıl ustalıkla çeviriverdiler. Bir şeyi unuttular yalnızca; “mülküne sahip çıkma” telaşındaki erkeğe gerçekten de hiç benzemeyen kadınları.
Kadınların erkeklerle aynı olmadıklarını görecekler yakında. Yakında, yine bu ülkede, burada, bu sinemada...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları