Olmayan Suriye politikasında şuursuzluk!

25 Temmuz 2019 Perşembe

Sonunda bu da oldu. İstanbul’da “kaçak” yaşayan Suriyelilerin “kayıtlı” oldukları Anadolu illerine gitmesi için 20 Ağustos’a kadar süre tanındı. Eğer, Anadolu’da da kaydı olmayan varsa sınır dışı edilecek. 
Bu açıklamaları, Suriyelilerin ciddi bir sorun olmaya doğru gittiğine ilişkin her açıklamaya, “Din kardeşlerimizi sokağa mı atalım”, “Bizde insanlık ölmedi, insanlıktan nasibini almamış olanlar böyle düşünür” diye başlayan İçişleri Bakanı ile AKP’nin İstanbul Valisi yaptı. 
AKP’nin anlayacağı dille söyleyelim: 
Bad-el harab-ül Basra! 
Basra harap olduktan sonra... Ne önlem alsanız boş. Sorun, kangrenleşti. Olduğu yerden kesseniz de, arkasında yeni sorunlar bırakacak... 
Sadece resmi açıklamalardan gidelim... İstanbul’da 1 milyon 69 bin düzensiz göçmen statüsünde insan varmış. Bunların 547 bini kayıt dışıymış. Tüm Türkiye’deki Suriyeli sayısı ise 3 milyon 500 bin civarındaymış. 
Altını çizelim; bu resmi rakam. Gerçeklerin daha yüksek olduğu, etkili ağızlardan dile getiriliyor. Üzerinde birleşilen sayı Türkiye’de 5 milyonun üzerinde Suriyeli olduğu yönünde.

***

Önce bir gerçeğin altını çizelim. Türkiye’deki Suriyelilerin kesin sayısını bilmek mümkün değildir. 
Neden? 
Çünkü 29 Nisan 2011’de Hatay’dan ilk sığınmacı grubu geldiğinde Ankara’da şu görüş hâkimdi: 
Esad 5-6 ayda devrilir. Bunları davul zurna ile göndeririz... Bırakalım girsinler...” 
Tam 2 yıl boyunca Türkiye’ye giren Suriyelilerin kaydı bile tutulmadı. 2013 yılında işin uzun süreceği anlaşıldı, ama ciddiyeti anlaşılmadı. O günden itibaren kayıt tutuldu, kayıtların ne yapılacağı hakkında kimsenin bilgisi yoktu. 
Aradan 8 yıl geçmiş; dünya kenti İstanbul’da her 20 kişiden biri Suriyeli olmuş. Önlem alarak şu saptanmış: 
Sorunu Anadolu’ya havale edelim!
Buna göçmen politikası denmez şuursuzluk denir! 
Bu önlem karşısında bir şöylem de şu: 
Aman bunu hayata geçirmeyin...” 
-Neden?
Eğer, İstanbul’daki göçmenler başka yere gönderilirse, tekstil sektörü çöker...
-Nasıl yani?
Suriyeliler ucuz işçi, sorunsuz işçi, ne sigorta istiyor ne sözleşme...” 
Buyurun... Ülkeyi getirdiğiniz nokta bu; çağdışı çalışma koşulları içinde ayakta kalmaya çalışan, yerinden yurdundan edilmiş insanlar... Onların sırtından kayıt dışı ekonominin keyfini sürenler...
İktidarın bir başka önlemi de şu: 
Sınır kapılarını açsak, Suriyelileri salsak, Avrupa çöker...” 
Eyy bu cümleyi kuran gafil, sekiz yıl önce sen sınır kapılarını açtığına göre, çöktüğünü kabul etmiş olmuyor musun?

***

İçimizdeki Suriyeliler en çok neremize zarar verir, hangi ilimizi koruma altına alsak sorusuna yanıt ararken ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Türkiye’ye geldi. Temaslarda bulunuyor. Ana konu şu: 
Suriye’de oluşacak güvenli bölge için mutabakat aramak. 
Güvenli bölge kimin için?
Soruya soruyla yanıt arayalım: 
Suriye’den Türkiye’ye kaçak giriş olmasın diye mi? 
Göçmenlerin arasına sızan terör gruplarının ayıklanması için mi? 
Türkiye’nin terör belasından kalıcı bir şekilde kurtulması için mi?
Suriye’nin toprak bütünlüğü için mi? 
Hiçbiri... Haberlerden, ABD’nin öteki coğrafyalarda daha kolay dillendirdiği hedeflerden anlıyoruz ki, PYD’nin bölgeye yerleşmesi için... 
Gelinen noktanın kabul edilemezliğine bakın. Başta kuzey bölgesi olmak üzere Suriye boşalıyor, insanların çoğu Türkiye’ye geliyor, Türkiye iç içe geçmiş ciddi sorunlar yumağı ile karşı karşıya kalıyor. Suriyelilerin boşalttığı bölgede fiilen etnik temizlik yaşanıyor. Bu bölgede Türkiye’nin iç güvenliğini de tehdit edebilecek ayrı bir devletin altyapısı oluşturuluyor.
İktidarın önce bu denklemin yanlışlığını kabul etmesi gerekiyor. 
Devamında çözüm gelir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları