Gülengül Altınsay

Kurallar, Kurallar

27 Kasım 2014 Perşembe

Polis hakem
Futbol kurallarla oynanan bir oyun. Üstelik bu kurallar sadece yeşil sahayla da sınırlı değil.
Kulüplerin, futbolu yönetenlerin, hakemlerin ve tabi futbolun olmazsa olmazı taraftarların da bu güzel oyunu sürdürebilmek için gözetmesi gereken kurallar var. Ama bu kurallar ona böyle, öbürküne şöyle uygulanırsa ya da toplumda böyle bir anlayış yerleşmişse artık oradan güvensizlik doğar ardından da kaos.
Faul oyunu
Ayrıca kuralın amacını iyi kavramadan uygulamaya kalkarsanız amaç şaşar, hatta tersine döner.
Örneğin futbolun en basit kurallarından biri; faul yapan oyuncunun cezalandırılması.
Ne var ki faul düdüğü çalmak aynı zamanda oyunun akışkanlığını kesen bir hareket. Oyunu kesmekle avantaj sağlayacağını düşünen her oyuncu bu kuralı kötüye kullanabilir.
Zaten bizim maçlarımızda topun oyunda kaldığı süre düşük.
Bunda sanki basket maçıymış gibi her dokunmaya faul çalınmasının etkisi büyük. Bir noktadan sonra futbol futbol olmaktan çıkıyor; adeta kart oyununa, düdük oyununa dönüyor.
Oysaki hakemlerin en temel görevi sahada futbol oynanmasını sağlamak. Oyunun katledilmesini engellemek.
Hakemler yalnız bırakılınca
Hakemlerin kendilerini kurtarmak için bu yola başvurdukları kesin.
“Suç benden gitsin” diyorlar, hiç risk almıyorlar ve futbolun gidişatını değil kendilerini düşünüyorlar.
Çünkü maçın ardından yapılan değerlendirmelerin çoğu futbolu bir bütün olarak görmeyip tek tek hareketleri yorumlamaya yönelik. Yani “bu hareket faul mü değil mi, şu hareket penaltı mı değil mi?” tartışmalarıyla sınırlı kalıyoruz biz. Başka bir ifadeyle hakemin çaldığı ya da çalmadığı düdükleri günlerce konuşarak futbolu yorumladığımızı sanıyoruz.
Hatta takımını iyi inşa edememiş kulüp yöneticileri, takımını iyi oynatamayan teknik adamlar da çoğu kez sorumluluğu hakem kararlarına yükleyip kendilerini kurtarma yolunu seçiyorlar.
Yani kimsenin güzel futbol oynamak ya da oynatmak gibi bir derdi yok. Önemli olan bir şekilde sahadan galip çıkabilmek.
Ondan sonra “neden tribünler boşalıyor, neden spor kültürü gelişmiyor, neden sonuca odaklanmış spor anlayışından kurtulamıyoruz?” diye sorup duruyoruz.
Yetiş hakem
Şimdi o hakemlere bir yük daha bindiriyoruz.
Sahada, koridorlarda vuku bulan her türlü uygunsuz hareketi, hakemler görecek, duyacak ve ceza kesecek artık.
Sanırsınız ki bu güne kadar cezasız kalan bir sürü olayın nedeni hakem yetkilerinin sınırlı olmasıymış.
Oysa ki zaten var olan yasa ve yönetmeliklerle TFF ve sahadaki temsilcileri düzeni kurabilecek yetkiye sahip.
Ayrıca hakemler bu kadar yükle maç mı yönetecekler yoksa stat komiserliği mi yapacaklar?
Siz koca koca yöneticiler olarak almaya cesaret edemediğiniz kararları şimdi hakemler mi verecek?
Bugüne kadar dokunulmazlığı olan kişilere hakemler mi dokunacak?
Tam ilk kabak Volkan Demirel’e edilen küfürler nedeniyle Hakem Aydınus’a patlıyordu ki MHK Başkanı Zekeriya Alp topu Aydınus’tan alıp maçın temsilcilerine attı.
Bunların hepsi günü kurtarma, insanları oyalama taktiğinden öte değil.
Oysaki hakem demek arabulucu demek. İki takım maç yapmak için bir araya gelmiş, kurallardan anlayan birini, “biz anlaşamayız belki, siz kurallara göre karar verin, biz de kararlarınıza uyacağız” demiş. Ama siz bu arabuluculuk işini savcılığa, hâkimliğe vardırdınız, şimdi de polisliğe kadar uzatıyorsunuz.
Her sıkıştığınızda hakem sayısını arttırıyorsunuz fakat tartışmalar azalmıyor. Madem öyle bir Koridor Hakemi, bir de Soyunma Odası Hakemi koyun maçlara da olsun bitsin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları