Her Şeye Hazırlıklı Olmalıyız

11 Ekim 2008 Cumartesi

Tarihi bir olayla başlayalım. Mustafa Kemal, o zaman Başbakan olan Ali Fethi Okyar ve İsmet Paşanın da hazır bulundukları bir toplulukla briç masası başındadır.

Bir ara kapı açılır ve bir haberci telgraf getirir, Gazi Paşaya uzatır. Gazi Paşa metni okur, getirenin kulağına fısıldar,

- Ali Fethi Beye verin!

Başbakan, Şeyh Sait isyanını haber veren telgrafı açar, okur, sonra getirene iade ederek oyuna devam eder.

Atatürk mesajcıyı eliyle çağırır; önünde eğilen adamın kulağına,

- Şimdi İsmet Paşaya götür, der.

İsmet İnönü telgrafı alır, okur, bir daha okur, kâğıtları bırakır, müsaadenizlediyerek daha fazla bilgi almak için çıkar gider.

Gazi Paşa olayı gülümseyerek izlemektedir, kısa süre sonra güç koşulların üstesinden gelmek üzere, İsmet Paşa Başbakanlığa getirilir.

Bu öyküyü anımsamamın nedeni, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Aydoğan Babaoğlunun Antalyadaki golf partisi. Babaoğlunun Aktütün Karakolunda şehit olanların haberi geldikten sonra golf partisini sürdürmesini açıklayabilecek bir gerekçe olamaz.

Hava Kuvvetleri Komutanının olaydan haberdar olmaması da mazeret sayılamaz, böyle bir olaydan haberdar olamaması, başlı başına bir talihsizliktir.

Genelkurmayın açıklaması da talihsizliktir, eğer 15 (o sırada sayı öyleydi) şehit haberini, sade vatandaş birkaç saat içinde alırken, Hava Kuvvetleri Komutanı ancak otuz saat sonra haber alıyorsa, ört ki, ölem!..

***

Aktütün Karakolu olayının üzerinden bir hafta bile geçmeden PKKnin Diyarbakırın ortasında polis otosuna yaptığı saldırıda beş şehit daha vermemiz üzerine, artık her şeye hazırlıklı olmalıyız.

Bir sonraki aşama sivil hedeflere yönelik, çok ses getirecek bir saldırı olursa kimse şaşırmasın!

PKK böylelikle bir taşla üç kuş vurmuş olacaktır.

Hem bitmediğini kanıtladığı gibi, hem de yalnızca kırsalda değil kentlerde güçlü olduğunu ilan ettiğini düşünecek, birbiri üzerine gelen olayların ülkede bir etnik ayrışmayı güçlendirmesi halinde ise düşleyebileceği hedeflerin en âlâsına varmış olacaktır.

Son olaylara yaklaşımda, özellikle işin bu yönünün hiç göz ardı edilmemesi gerekir.

Bir noktanın daha hiç akıldan çıkarılmamasında yarar var. Demokrasilerde, terörü bıçakla kesecek sihirli bir formül yok.

TSKnin PKK ile mücadelede etkin ve başarılı olması terörün kökünün hemen kazınması sonucunu doğuramaz. PKKnin hâlâ varlığını sürdürmesi de, şimdiye kadar yapılan mücadelenin başarısız olduğu anlamını taşımaz.

Unutmamak gerekir ki, dışardan, komşudan destek alan etnik terörün bastırılması, son derecede güç hatta olanaksızdır.

İspanya ETAya büyük darbeyi sınır komşusu Fransanın terör örgütüne kendi topraklarından gelen desteği kesmesinden sonra indirmiş ve yetkililer bu hususu açıkça dile getirmişlerdir.

***

Terör ile ilgili başka bir gerçek de, polisiye önlemlerin mutlaka zorunlu olduğu, ama tek başına yetersiz kalacağıdır.

Ne yazık ki, bu gerçek ülkemizde yeterince görülmemekte ve yıllardır, terör ile mücadele TSKye ihale edilmiş bulunmaktadır.

Oysa, terör ile mücadeleyi kazanmak, ancak ve ancak siyasi iradenin kararlı tutumuyla, polisiye önlemleri tamamlamasıyla mümkündür.

Unutmayalım, PKK yalnız kendi amaçları doğrultusunda etkinlik göstermiyor, aynı zamanda o kendi amaçlarıyla, büyük bölgesel planı uzlaştırarak, bölgeyi yeniden şekillendirmek isteyen büyük gücün politikasının taşeronluğunu da yapıyor. Bu durumda T.Cnin varlığının savunulması ancak BOPun öğelerinden biri olan bu plana, siyasi iradenin kararlı tavrıyla ve bu tavrı herkese karşı açıkça ortaya koyup arkasında durmasıyla mümkün olabilecektir.

Bu noktada duralım ve şu hayati soruyu soralım:

- BOPun eşbaşkanı olduğunu söyleyen bir kişinin başında bulunduğu bir siyasi iktidar, BOP kapsamı içinde olan bir oyunu bozacak kararlılığı gösterebilir mi?

İşte işin özü budur.

Hangi kesimden gelirse gelsin, ihmal ve hafiflikleri eleştirirken işin özünü de gözden kaçırmamak gerekir.

asirmen@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları