Dünya Öküzün Boynuzlarında Durmuyor

28 Kasım 2014 Cuma

Gemi azıya aldılar.
Tam gaz, son vites durumu.
Gözü karalık hali.
Artık kontrolsüz bir gidiş söz konusudur, ne olacağı belirsiz...
“Takıyye”, “yoklama”, “adım adım”, “yavaş yavaş”, “sindire sindire” süreçleri çoktan geçildi.
Artık açık açık, pervasız, çekinmeden, ürkmeden, kaba ve hoyrat konuşmalar, projeler, planlar...
Bu, iktidarı bırakmama, koltuğu terk etmeme, gitmeme hesabıdır.
Gericiliği, dinciliği tümüyle yerleştirme, kalıcı kılma niyetidir.
Dönüştürülen bütün kurumlara tümüyle el koyma iradesi...
Kendinden olmayanı tümüyle reddetme, dışlama çabasıdır...
Demokrasiyle açıklanamaz.

***

Bu denli büyük bir ayrımcılık ne görüldü, ne duyuldu ne de yaşandı.
O nedenle kadın cinayetlerinin tavan yaptığı bir ülkede büyük bir cüretle, “kadın erkek eşit değildir” diyorlar.
O kafanın içinde, “18 yaşındakinin zinasına karşı çıkamıyorsanız, 7 aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsah gözyaşlarıdır” çarpık yargısı var.
Onun için gencecik delikanlıları döve döve öldüren polisler kahraman ilan ediliyor.
Ali İsmail Korkmaz’ı katledenlerin beraatı isteniyor.
Esnafın gerektiğinde güvenlik gücü olabileceği duyuruluyor.
Gezi Direnişi’ne katılan kadınlar büyük bir yüzsüzlükle, kaltak olarak gösteriliyor.
Bakanlarının yolsuzluk savlarıyla ilgili haberlere o nedenle yasak getiriliyor...

***

TBMM’de yolsuzluklarla ilgili komisyon başkanının tek başına istediği yayın yasağını Adalet Bakanı, işte bu yüzden gayet doğal ve hukuki sayabiliyor.
Atatürk’ün mirasına, halkın parasıyla milyonlar harcanarak yapılan bin odalı Kaçak Saray o nedenle meşru sayılıyor.

***

Gözleri karardı bir kere!
O nedenle yargı tümüyle ele geçirilmeye çalışılıyor.
Polise, her göstericiyi gözaltına alma yetkisi getiriliyor.
Galataport örneğinde olduğu gibi projelerini engelleyen yargıçlara, “vatan haini” göndermesi yapılıyor.
Kendilerine engel olunmasın diye, zaten yetersiz ÇED düzenlemesini değiştirip, ülkeyi ve doğayı daha büyük yağmaya, talana açmak için yeni yönetmelik getiriliyor.
Çok vicdansızlar!..
Dün üniversitelerde türban serbestliği getirmek isterken “Niyetimiz bunu kamuya ve ilköğretime taşımak değil” diye takıyye yaparken, bugün 9 yaşındaki kız çocuklarının türbana girmesine, “gereği yapıldı” diyorlar.
Yıllar önce, “demokrasi amaç değil” dediklerinin bugün gereğini yapıyorlar.
Onun için bugün gerçek bir bilim adamını, türbanla ilgili yasaları, AYM ve uluslararası kararları, laikliği, aklı ve bilimi savunan Prof. Dr. Rennan Pekünlü’yü cezaevine sokuyorlar.
Asıl cezalandırılan Pekünlü değil laikliktir aslında.
Ancak onca baskının, pervasızlığın, dayatmanın yararı yoktur.
İnsanları bir yere kadar köşeye sürüklersiniz.
Gidecek başka bir yer kalmadığında olacaklar bellidir.
Ve dün cezaevine girmeden önce akıl ve bilimle ilgili son konferansını veren Prof. Pekünlü’nün dediği gibi, “Bu, son ders” değildir, “daha yapılacak çok iş var”.
Destek sloganlarının ağlattığı Pekünlü yalnız kalmayacaktır.
Baskılara, zulme, despotizme boyun eğilmeyecektir.
İnsanlık tarihi, kralların, imparatorların, ağa ve beylerin, engizisyonun, dinciliğin mahkûm ettiği akıl ve bilimle asla baş edilemeyeceğini göstermiştir.
Uygarlık, yanan, yakılan, cezalandırılan, ama gerçeği korkmadan dile getirenlerin tarihi ve geleceğidir aynı zamanda.
Yüzyıllar önce söylediler; dünya öküzün boynuzlarının üstünde durmuyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları