Barış Umudu; Papanın Ziyareti

29 Kasım 2014 Cumartesi

Bizim medyada satır başlıkları “Papa geldi. Ne yedi, ne içti, kimlerle ne görüştü” üzerinden... cumhurbaşkanının çok övündüğü Ak(kaçak) Saray’da ilk önemli yabancı konuğun ağırlanması pazarlamasını da boşverin.. Satır arası altı sık sık çizilen “Hıristiyanlık mezhepleri üzerinden gerilimlerin yumuşatılması, en çok da İslam dünyası ile gelinen kanlı çatışmacı ilişkilere bir umut, çıkış yolu aranması..” beklentilerini veri alıp ne kadar işlevsel olabileceğini sorgulayın.. Laf aramızda biz resmen tanımıyor gibi gözüksek de papanın ziyaretinin dünya medyasında duyurulması haberlerinden ABD, Batı, dünya siyasi liderliklerinin söylemlerindeki sunumlarda özellikle altı çizildiği üzere İstanbul Ortodoks Patrikliği resmen “Ekümenik” olarak çoktan tanınmış, Türkiye tarafından da ilan edilmeden kabul görmüş konumda.
Yani tek kutuplu dünyaya geçiş, Sovyetler’in dağılması sonrası güç dengelerinde Rus, Moskova Ortodoksluğunun liderliğini kırmak üzere İstanbul Patrikhanesi’nin Osmanlı işgali gerekçeli alınmış liderliği, siyaseten, inanç rütbelerinin tanınması biçiminde de Batı dünyası öncelikli tanınmıştı. Bunun papanın ruhani lider olduğu Katolik merkezlerine kabul ettirilmesi, daha önce İstanbul’dan Roma’ya, Roma’dan İstanbul’a gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerle sağlanmıştı. İktidarları ortaklığında Fethullah Gülen, Erdoğan ziyaretlerinde de birçok kez pekiştirilmişti. Papanın bu son ziyaretinin dünya çapında çok daha anlamlı gerekçelendirilmesini, papanın Erdoğan’ı ziyareti sırasındaki kısa ama özlü konuşmasındaki (barış) sözcüğü vurgulamasından okumak gerek.
Elbette milyarlarla dünyalıyı bağlamış bir mezhebin inanç büyüğünün; papanın, bütün dinler ve inançlar üzerinden liderlerin toplumlara dönük söylemlerinde yer alacağı üzere “barış” vurgulaması ağırlıklı olması, hepsi bir arada dünyanın tek tanrılı dinlerinin felsefesinde, kitaplarının özünde var.. Günümüzdeki önemi, farkı, inançlar, dinler, mezhepler üzerinden, insanlığın günümüzde de yaşamakta olduğu çatışmaların ağırlığında. Ortodokslarla, Katoliklerin hâlâ derinlikli yaşamakta oldukları gerilimin kırılmasında papaya rol biçiliyor. Çok daha yaşamsalı; Müslümanların yüzyıllar gerisinde kaldığı varsayılan mezhepler üzerinden içine düştüğü kanlı çatışmaların, ülkeleri kasıp kavuran iç savaşların kaosunda, İslam üzerinden aslında öncelikli emperyal çıkarlar adına kurdurulmuş radikal İslami terör örgütlerinin dünyaya yayılması ile ortaya çıkan tehditlerin bütün dünyayı etkisi altına alması.

***

İslamofobiya” olarak adlandırılan, emperyal odakları da tehdit eden radikal İslamcı terör hareketlerinin önyargı boyutu ile bile zengin Kuzey dünyasını da sallıyor olması... Türkiye dışında bir başka İslam nufusu ağırlığı olan ülkede gerçekleştirilemeyecek buluşmadan, barıştan yana umut aranması... Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya kamuoyunun bu ziyarete gözlerinin çevrilmesinden yararlanma çabası ile BM’de boş tribünlere yapmak zorunda kaldığı, aslında gerçekten doğru vurgulamalar ve yakınmaları da içeren benzer seslenişini içerik anlamında yineledi. Papanın barış çağrısı da temsil ettiği inanç liderliği ile uyumlu, evrensel insan hakları, inanç ve düşünce özgürlüklerine saygı çağrısı çerçevesinde herkesin onay verebileceği içerikteydi. Sözün özü, “Yeni içerikler getirmeyen, genel inançlarla, gerçeklerle çelişmesi söz konusu olamayacak söylemlerden nasıl bir barış umudu beklentisi çıkarılabilir” sorgulamasına verilebilecek olumlu yanıt olsa olsa “zamanın ruhu” olabilir..
İslam dünyası içinde hele de Ortadoğu bataklığında yaşananlar; bir boyutu ile emperyal odaklar, İslamofobiya adına yaşatılanlar... Bir boyutu ile de inanç sömürüsü üzerinden kirli diktatoryal siyasetlerin, çıkarlar savaşlarında, evrensel akıl, insan hakları, hukuk üzerine çıkıldığında, karanlık çağda kaldığı sanılan insanlığın yok olduğu kanlı vahşetin batağında, kaçınılmaz ortaya çıkan derin kaosun altından kalkılamaz ağır sonuçları... ABD’nin askeri gücü, NATO destekli terörle yerinde savaş tezlerinin çökmesi, Irak, Afganistan işgalleri örneği kuralsız düzenin kuralsız savaşlarından geri dönüşün de bir işe yaramaması, Arap Baharı’nın hiç umut olamaması olgularının dehşetinde yeni arayışların kaçınılmaz '67ündeme girişi... Ilımlı İslam desteğinde bölge ülkelerine en çok İktidarlarında Türkiye’ye biçilen rollerin uygulanamadan işlevsizleşmesi.. Şimdilerde yeni denge arayışlarında, İran’ın vurulması, Esad’ın devrilmesi projelerinden çark edilmiş olsa da kurgulanan yeni dengeler arayışlarında henüz hiçbir projenin güvence verememesi..
Piyasalar düzeninde, işin çivisi öylesine çıktı ki... Dünya nimetlerinden insanca payın çok aza indirilip çoğunluğun uygarlık çağında kazanılmış haklarını örgütlü kullanamamaları için, ırkçılık ve inanç üzerinden çağdışı çatışmalarla öylesine tuzaklar kuruldu ki... Kör inancın, kör bir o kadar insanlık dışı, karanlık, kirli çıkar çatışmaları, bataklığı, siyasal güç savaşlarında... Barış umudu, ırkçılık, inanç önderliklerinden gelebilecek barış çağrılarına, sağduyuya kalıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları