Hukuk Müsameresi

03 Aralık 2013 Salı

İşlevi, gerçeğin sanatsal düzlemde tekrar yaratılması olan tiyatro sanatı üzerinde baskı kurarak onun alanını daraltmaya çalışan ve bu arada kendi adalet saraylarında sahnelediği insanlık dışı ve uyduruk müsamerelerine geniş alanlar açan bir iktidar faciasıyla karşı karşıyayız.
Gerçeğin peşindeki tiyatroya ahlaki zaaflar bahanesiyle çelme takarken, adaletin peşinde olması gereken hukuk alanında rezil müsamereler sergiliyor.
Bugün Hrant Dink’in duruşması var.
Ailesi ve arkadaşları bir müsamereye dönen bu davaya artık katılmayacaklarını açıklamışlardı.
Aslında müsamereye dönen sadece Hrant’ın davası değil, bütün ülke şu anda külliyen korkunç bir müsamere alanı gibi.
Avukatların yerlerde sürüklendiği adalet saraylarımız var bizim.
Müsamerelerin en şatafatlı alanları.
Polis memurları karakollarda gözaltına alınan kadınları çıplak arama yaparak taciz ediyor ve ama Adalet Bakanı “Biz onları utandırmadan çıplak arıyoruz” diye demeç veriyor.
Dün Ethem Sarısülük’ü kurşunlayıp öldüren polis memuru Şahbaz’ın duruşması vardı.
Ethem’in ailesi salonda çocukları için adalet isterken savcı kürsüde horul horul uyudu.
Mahkemeye tebdil-i kıyafet gelen sanık, “Ama onlar da bana taş attılar” diye kendini savundu.
Öyle rezil bir müsamere.
Yıllardır siyasi cinayetlerin mahkemeleri hep öyle.
Faili meçhul ya da faili meşhur, fark etmiyor.
Ne huzurla ölüleri gömebiliyoruz ne de suçlular başlarını eğiyorlar.
Adalet maktullerin mezarına uğramıyor, katillerin sarayında yaşıyor.
Tüm davalarda hukuk kuşu öldürenlerin omzuna konup ölülerin etlerini didikliyor.
O yüzden Hrant her duruşmada bir kez daha sırtından vuruluyor.
O yüzden Ethem her seferinde bir kez daha yere yıkılıyor.
“Buradayız Ahparig!” desek de, her yere “Sarısülük ölümsüzdür” yazsak da gerçek şu; biz burada ya da orada değiliz. Ve kimse de ölümsüz değil.
Korkunç bir müsamerenin içinde koca bir ülke dolusu insan, sırtımızda gömemediğimiz ölülerimizle topyekûn kaybolduk.
Destek vereceği tiyatro oyunlarında genel ahlaka uygunluk arayan devlet, mahkemelerde görülen müsamerelerde sanıklara destek vererek göğsünü gere gere bizzat genel bir ahlaksızlık sergiliyor.
Bırakın genel ahlakı, genel bir akıl peşine bile düşülmüyor.
Duruşmalara damgayı adalet değil, adaletsizlik vuruyor.
O mahkemelerde vurulan damgaları hiç hafife almayın.
İzleri nesiller boyu alınlarımızdan çıkmayacak.
O müsamerelerin kapanmayan perdeleri yüzünden uykularımız daha çok kaçacak.
Arsız müsamere tavşanlarının ölçüsüz üremelerine alışacağız.
Adalet saraylarında kim bilir daha ne kıyımlar yaşayacağız.
İktidarın aklı ancak sanatın gerçeklerle yüzleştirici imgesini sansürlemeye yetiyor.
Ama o rezil hukuk müsamerelerinde bizi adaletin gerçeği gizleme hüneriyle yüzleştirdiğini fark etmiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları