Yasakla ve Yönet

01 Aralık 2014 Pazartesi

AKP Türkiye’yi uzun bir süre ‘kutuplaştırarak’ yönetti. Etnik ve dini farklılıklar ve yaşam tarzı gibi unsurlar üzerinden kutuplaştırarak iktidarının devamını sağladı. Bu yöntemle sürekli muhalefeti birbirine düşürdü. Hepimize oldukça bildik gelen bu yönetim tarzı ile bugüne kadar istedikleri sonucu almayı da başardı.
Ancak son dönemde siyasi ve toplumsal muhalefetin değişik kesimlerinde, AKP’nin bu kutuplaştırma tuzağına artık düşülmemesi yönünde bir bilinçlenmenin işaretleri görülüyor. Tabi ki AKP, başarısı defalarca sınanmış kutuplaştırma stratejisinden vazgeçmiş değil. Ancak artık bunun eskisi gibi sonuç getirmeyeceğini de görüyor ve iktidarını güvence altına almak için yeni yöntemler arayışı içinde.

Yeni yöntem: Yayın yasakları
Gezi Direnişi’nde ve 17 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sürecinde kendini gösteren toplumsal muhalefete karşı AKP, artık kutuplaştırma yerine bizzat iktidar gücünden kaynaklanan zor ve baskı araçlarını uygulamaya başladı. Bu uygulamaların en tipik örneğini ise yayın yasakları oluşturuyor. Sonuncusunu geçen hafta yaşadık.
Dört eski bakanın karıştığı 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili TBMM Meclis Soruşturma Komisyonu’nun AKP’li Başkanı, hafta içinde mahkemeye başvurarak Komisyon çalışmalarına ilişkin yayın yasağı kararı aldırdı. Meclis tarihinde bugüne kadar Başbakan ve bakanlar hakkında açılan soruşturma komisyonlarında böylece ilk kez yayın yasağı AKP döneminde getirilmiş oldu.

Dört yılda 150 yasak kararı
Ancak bu AKP döneminde basına getirilen ilk yayın yasağı değil. AKP iktidarının ilk dönemlerinde çok sınırlı sayıda yayın yasağı kararı alınırken, 2011 yılından itibaren bu rakam yılda yaklaşık 40-50 yasak kararına ulaşmış durumda. 2011-2014 yılları arasında alınan yayın yasağı kararı sayısı 150’yi geçti.
Hükümet artık neredeyse gündemdeki her konunun tartışılmasını engellemek için yayın yasağı kararı çıkarttırmakta. Yayın yasağı altında toplumun gündeminden kaçırılan konulardan başlıcaları şunlar:

Deniz Feneri Davası
• Musa Anter Davası’ndaki JİTEM listesi
• Şike soruşturması
• Uludere’de kaçakçılık yapan köylülerin bombalanması
• Reyhanlı patlamaları,
• 17 – 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çalışma ofisindeki dinleme cihazlarına ilişkin soruşturma,
• Adana’da MİT’e ait olduğu öne sürülen TIR’lara ilişkin soruşturma,
• Bingöl suikastı,
• Yüksekova’da üç askerin öldürülmesi,
• Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının ses kayıtlarının sızdırılması,
• IŞİD’in Musul Konsolosluğu’na yaptığı baskın

Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk
Görüldüğü gibi AKP hükümeti, yolsuzluklardan, faili meçhullere; Suriye’de radikallere destek iddialarından cemaat ile mücadelesine; futbolu dizayn etme çabalarından PKK ile yürüttüğü çözüm sürecine kadar sıkıştığı hemen her konuyu, kamuoyunun gündeminden kaçırmak için yayın yasaklarını etkin biçimde kullanmakta.
Gazetemiz Cumhuriyet, yukarıdaki yasakların neredeyse tümüne karşı hukuk mücadelesi başlatarak yasak kararlarına itirazlarda bulundu. İstisnasız hepsi mahkemelerce reddedildi. Bunun üzerine yayın yasağı getirilen dosyalardan birkaçı için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduk. 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları ile Adana’da durdurulan TIR’lara ilişkin soruşturmaya getirilen yayın yasakları böylece Yüksek Mahkeme’nin önüne gelmiş durumda.
Uzun tutukluluktan, internet yasaklarına kadar AKP döneminin antidemokratik yaklaşımlarına karşı son dönemde Anayasa Mahkemesi önemli bir çözüm kapısı haline dönüşmüş durumda. Mahkemeden beklentimiz hukuki temeli olmayan bu sınırsız ve toptan yayın yasaklama uygulamasına son vererek, basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı açısından tarihe geçecek bir tutum sergilemesidir.
Bu süreçte biz medyaya da önemli bir görev düşüyor. Mahkeme kararını beklemeden, iktidarı denetleme ve halkın bilgilenmesini sağlamak için gerçekleri eksiksiz anlatma görevimizi yasaklara rağmen sürdürmeye devam edeceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları