Keynes'i Yeniden Keşfetmek

12 Ekim 2008 Pazar

’90’lı yıllar başında Macaristana gittiğimde, genç bir iktisatçı kadın tanımıştım...

Berlin Duvarı yeni yıkılmıştı. Komünizmden kapitalizme geçişin sancılarını aktarırken üniversiteden taze mezunolduğunu anlatan genç kadın: Başına gelen en kötü badirenin, bir günden diğerine mesleksiz kalmak olduğunusöylemişti. Ve çünküdiye söze devam etmişti: Bize yalnız Marksist ekonomi öğrettiler. Yeni sistemde, ne üniversite sıralarında öğrendiklerimin bir değeri var, ne almış olduğum diplomanın!

Çalış, didin et... diploma çöpe gitsin. Kadının yaşadığı buydu.

Bu hikâyenin beni çok etkilemiş olduğunu hatırlıyorum. Daha hafif ama farklı versiyonunu bizzat kendim yaşadım.

Türkiyede üniversiteye gittiğim yıllarda, Keynesyen teori baş tacı edilmekteydi. Yıllarca böyle yalnız Keynesle haşır neşir olduktan sonra, ’70’li yılların ikinci yarısında master programı için ABDye gittim. Ve tabiri caizse tam eşekten düşmüş karpuza döndüm”...

Aaa! Keynesdiye ne zaman ağzımı açmaya yeltensem, insanlar -yalnız hocalar değil, sınıf arkadaşlarım da- bana, Ay senin haberin yok mu? O söylediklerin taş devrinde kaldı!” muamelesi yapıyorlardı. İstanbuldan bavulumu toplayıp da ABDye varana dek; Nobel ödülüyle taçlandırılan (1976) Milton Friedman devreye girmiş, Keynes hepten dolaşımdan kaldırılmıştı.

Chicago ekolünün kutsallaştırılması

Varsa yoksa artık, Friedman ve Chicago okulugeçerliydi...

Paracıların”, katıksız piyasa kuramları karşısında Ama Keynes vaktiyle bu söylediklerinizi çürütmemiş miydi?diyemiyordunuz.

Dediğiniz anda hoca eliyle sınıfta bir başkasına işaret ediyor; Başka soru var mı?” filan yapıyordu...

Friedman yalnız yükselen değerolmakla kalmamış, üstüne üstlük düpedüz kutsallaştırılmıştı”.

Ekonomi adına bildiğim her şeyi sil baştan -hem de ikna olmadan- öğrenmek zorunda kalmaktan nefret etmiştim...

Kerliferli ekonomistler şimdi çıkıp; Mamafih yeniden Keynes e mi dönsek?demiyorlar mı, hasta oluyorum.

Küresel kriz karşısında dünya Keynesi yeniden keşfediyor. Keşfetmek ne kelime, Nobel iktisat ödülünü bu kez onun anısına verelim!diyenler çıkıyor...

Ekonomi eğitimim ve ardından yaşadıklarım bana şunu öğretti: Ekonomi, bir bilim falan değil. Sadece bir kuram”. Ve bir kuramolaraktan da fazla kibirli.

Her sistem, her düzen, kendi ekonomi kuramınıyaratıyor. Ve bir biçimde bu kuramsonra, zinhar sorgulanamaz oluyor.

Friedmanın Chicago çocuklarınada böyle oldu.

Sistem 20. yüzyılın son çeyreğinde; -asıl büyük taş devri!- Adam Smithin 18. yüzyıl artığı görünmeyen elve Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler fikirlerine Nobellerle meşruiyet kazandırdı önce.

ABDnin en iyi üniversitelerinde, tartışılmaz mutlak gerçekolaraktan, geleceğin iktisatçılarına yalnızca bu fikirler pompalandı. Arkadan ’79’da iktidara gelen Thatcher ve ’81’de ABD başkanlığını kazanan Reagan el ele birlikte; kuramı bire bir tartışılmaz bir yaşam gerçeğinedönüştürdüler. Sistemin anahtar sözcüğü deregülasyonoldu.

Bindik bir alamete...

Yaşanan kriz kısacası dört dörtlük revizyonist ve köktenci bir Anglosakson kapitalizmiürünü.

Son on beş günde baş döndürücü hızla küresel ekonomiyi uçurumun kenarına doğru iten kriz, köktenci kapitalizminiflasından başka hiçbir şey değil, özetle.

Koca koca başbakanlar, merkez bankası başkanları, en baba bankacılar.. ne yapacaklarını, ne önlem alacaklarını bilemiyorlar.

Alınan önlemler, ya çok geç oluyor ya da çok kısmi kalıyor. Önlem para etmeyince bu kez, piyasalara zaten olmayan güven büsbütün sarsılıyor...

Böyle bir kısırdöngüye girildiğinde, bundan çıkmanın tek yolu esaslı bir paradigma değişikliğinegitmek.

Ama bugün Batı sistemi içinde köşebaşlarını tutan herkes -siyasi sınıf, bankacılar, finans çevreleri- bizatihi doğrudan doğruya Chicago ekolünün çocukları.

Bu Chicago ekolü çocuklarıyla nasıl bir Keynesyen viraj alınır; Keynesin 1930lardan kalma teorileri postmodern küresel sisteme nasıl dayatılır, uygulanır?

Göreceğiz...

Şimdiki halde durum şu: Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.\t

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları