Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Abes'ler
TERİM baştan aşağı Arapçadır, ama özellikle İngiliz ve Amerikalı hukukçuların dillerine doladıkları Latince sözcükler gibi, artık yadırganmaz olmuştur. Yadırganmak ne demek, herkesin dilinden düşmezleşmiştir.
Çünkü, ulus olarak vaktimizin çoğu “abesle iştigal” ederek, yani boş, saçma sapan, olmaz işlerle uğraşarak ziyan olduğundan hep o sözü kullanırız.
Örnekler saymakla bitecek gibi değil.
Örneğin, Kıbrıs’ta geçerli ve kalıcı tek çözüm bağımsız iki devletin birbirini tanıyıp barış içinde yan yana yaşaması olduğu halde, şu ya da bu Rum liderle masaya oturarak başka tür bir çözüm aramak abesle iştigalin dik âlâsıdır. Çünkü, dört yüz yıl Osmanlı yönetiminde kalmış ve yüz binlerce Türk’ün vatanı olmuş bir adayı hâlâ ezeli “Elen” adası saymak ve önce asker, sonra sivil bütün Türkleri kapı dışarı etmek ada Rumları ile Yunanistan’ın vazgeçilmez davasıdır.
Örneğin, AB’nin iki büyük kodamanı, yani Fransa ile Almanya “asla olmaz” dedikleri, öbürleri de “ancak şu koşullarla olur” diyerek bin bir bahane buldukları halde, Türkiye’yi AB’ye tam üye yapmak için çırpınmak abesle iştigal etmekten farksızdır. Çünkü, niyetler bozuk, en azından yarı-bozuk olduğu için, Ankara’dan istenenlerin sonu gelmeyecektir ya da gelse bile, o aşamada artık süngüsü düşmüş, dişleri dökülmüş, yalvar yakar olmaktan mecalsiz kalmış bir Türkiye, AB’nin ortak sömürgesi durumuna çoktan dönüşmüş olacaktır.
Irak sınırı kuş uçmaz kervan geçmez koca dağlar ortasında kaldıkça, sınırın güney yanındaki aşiret reisleri İngiliz ve Amerikalı petrol açıkgözlerinin gölgesinde Büyük Kürdistan kurma hayali beslemeye devam ettikçe, kuzeyini yöneten iktidar, “demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti”ni yaşatma azmi taşımadıkça, dağların şurasına burasına karakol dikmek ve üstünden uçaklar uçurmak, abesle iştigal olmasa bile, olmayacak duaya amin demek değil midir?
Çok daha köklü işler yapması gereken koca bir devletin, parasını yarım yamalak işler için heder etmek ve taze canları bu tür çıkmazlar uğruna harcamak istenmiyorsa, konuyu bir bütün olarak ele almak gerekmez mi? Aşiret reislerine söz geçirmeye yanaşmayan Amerika’yla ilişkileri yeni bir zemine oturtarak sınır değişikliğini sağlamak ve sınırın berisini yönetenleri de güneydoğu için ciddi kapsamlı bir kalkınma planına zorlamak herhalde abesle iştigal olmayacaktır.
Ne var ki, böylesine kritik sorunlar ortasındaki bir ülkeyi yönetenleri şaibelerden arındırarak inandırıcı kılmak, ancak dokunulmazlık konusunu da ciddi bir çözüme bağlamakla başarılabilir. İç ve dış yolsuzluklar ortamında yüzmeye başlamış bir sistemi ayakta tutup, sorun çözdürtmeye çalışmak da belki abesle iştigalin bir başka çeşididir ama, kirlilik yanı da bulunduğu için bir an önce eleştiri alanından çıkarılıp ceza hukukuna sokulması daha doğru olur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
En Çok Okunan Haberler
- THY krizi büyüyor
- CHP'ye yeni transferler: Rozeti Özel takacak
- Oya Tekin’den Cumhurbaşkanı Başdanışmanına tepki
- Emre Belözoğlu'ndan maç sonu tepki
- Erdoğan, Özgür Özel ile bir araya geldi!
- İsmailağa ikiye bölündü!
- Cumhurbaşkanı Başdanışmanından provokasyon!
- 'Kanal İstanbul projesi' karara rağmen sürüyor
- İşte kulislerde konuşulan nedenler...
- 'Şu an Cumhur İttifakı'nda mısınız' sorusuna yanıt