Mümtaz Soysal

'Abes'ler

12 Ekim 2008 Pazar

TERİM baştan aşağı Arapçadır, ama özellikle İngiliz ve Amerikalı hukukçuların dillerine doladıkları Latince sözcükler gibi, artık yadırganmaz olmuştur. Yadırganmak ne demek, herkesin dilinden düşmezleşmiştir.

Çünkü, ulus olarak vaktimizin çoğu abesle iştigalederek, yani boş, saçma sapan, olmaz işlerle uğraşarak ziyan olduğundan hep o sözü kullanırız.

Örnekler saymakla bitecek gibi değil.

Örneğin, Kıbrısta geçerli ve kalıcı tek çözüm bağımsız iki devletin birbirini tanıyıp barış içinde yan yana yaşaması olduğu halde, şu ya da bu Rum liderle masaya oturarak başka tür bir çözüm aramak abesle iştigalin dik âlâsıdır. Çünkü, dört yüz yıl Osmanlı yönetiminde kalmış ve yüz binlerce Türkün vatanı olmuş bir adayı hâlâ ezeli Elenadası saymak ve önce asker, sonra sivil bütün Türkleri kapı dışarı etmek ada Rumları ile Yunanistanın vazgeçilmez davasıdır.

Örneğin, ABnin iki büyük kodamanı, yani Fransa ile Almanya asla olmazdedikleri, öbürleri de ancak şu koşullarla olurdiyerek bin bir bahane buldukları halde, Türkiyeyi ABye tam üye yapmak için çırpınmak abesle iştigal etmekten farksızdır. Çünkü, niyetler bozuk, en azından yarı-bozuk olduğu için, Ankaradan istenenlerin sonu gelmeyecektir ya da gelse bile, o aşamada artık süngüsü düşmüş, dişleri dökülmüş, yalvar yakar olmaktan mecalsiz kalmış bir Türkiye, ABnin ortak sömürgesi durumuna çoktan dönüşmüş olacaktır.

Irak sınırı kuş uçmaz kervan geçmez koca dağlar ortasında kaldıkça, sınırın güney yanındaki aşiret reisleri İngiliz ve Amerikalı petrol açıkgözlerinin gölgesinde Büyük Kürdistan kurma hayali beslemeye devam ettikçe, kuzeyini yöneten iktidar, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini yaşatma azmi taşımadıkça, dağların şurasına burasına karakol dikmek ve üstünden uçaklar uçurmak, abesle iştigal olmasa bile, olmayacak duaya amin demek değil midir?

Çok daha köklü işler yapması gereken koca bir devletin, parasını yarım yamalak işler için heder etmek ve taze canları bu tür çıkmazlar uğruna harcamak istenmiyorsa, konuyu bir bütün olarak ele almak gerekmez mi? Aşiret reislerine söz geçirmeye yanaşmayan Amerikayla ilişkileri yeni bir zemine oturtarak sınır değişikliğini sağlamak ve sınırın berisini yönetenleri de güneydoğu için ciddi kapsamlı bir kalkınma planına zorlamak herhalde abesle iştigal olmayacaktır.

Ne var ki, böylesine kritik sorunlar ortasındaki bir ülkeyi yönetenleri şaibelerden arındırarak inandırıcı kılmak, ancak dokunulmazlık konusunu da ciddi bir çözüme bağlamakla başarılabilir. İç ve dış yolsuzluklar ortamında yüzmeye başlamış bir sistemi ayakta tutup, sorun çözdürtmeye çalışmak da belki abesle iştigalin bir başka çeşididir ama, kirlilik yanı da bulunduğu için bir an önce eleştiri alanından çıkarılıp ceza hukukuna sokulması daha doğru olur.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları